EL-AZÎM:Büyük, azametli, zâtının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılmayacak kadar ulu, bütün varlıkları her hallerinde kudret ve hâkimiyetiyle çekip çeviren, en küçükten en büyüğe her şeyi sınırsız isim ve sıfatlarının tecellileriyle kuşatan, bütün büyüklüklerin sâhibi. Azamet, büyüklük mânasındadır. Hakikî büyüklük Allaha mahsustur. Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak Onundur ve herşey Onun büyüklüğüne şâhiddir. Bu sıfatta da Allaha herhangi bir denk bulunması muhaldir... Göklerde ve yerde olanlar onundur. O, Yücedir, büyüktür. (Şûra, 42:4)
Namaz kılarken, gerek rükuda gerekse secdelerimizde Allahı tesbih ederken, bu anlamda tespih eder,Sübhane Rabbiyel-Azim: Allahım! Seni tesbih ve noksan sıfatlardan tenzih ederim; Senin şanın ne yücedir veya rükuda Sübhane Rabbiyel-Ala: Allahım! Seni tesbih ve noksan sıfatlardan tenzih ederim; Sen ne yüce, ne ulusun.. deriz. En son tesbih duasından önce de topluca Ayetel-Kürsiyi okuyup bir kere daha bunu ilan ederiz: Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (Hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. Onu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, Onun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun Kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek Ona bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür. Şüphesiz, şanı yüce olan Ondan başka kimse yoktur. Geri kalan her varlık, neticede Onun yaratmasıyla olduğu için eksiktir, kusurludur, ölümlüdür ve tenzih edilecek kadar pak, temiz, kusursuz ve yüce değildir. Varlıklardaki temizlik, paklık, yücelik ve ululuk gibi, benzeri özelliklerin hepsi de mecazidir, geçidir. Ama Allah, ezeli ve ebedi olduğu için sıfatları da ezeli ve ebedidir. Yani bir başlangıç ve bitiş noktası yoktur. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir. Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, Onun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir). Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allahın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murat etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allahtan başka bir veli de bulunmaz. Size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve o yağmur yüklü bulutları meydana getiren Odur. (Rad, 13:9-12)
Allahtan ümit edilir. Çünkü ümit edecek, bir şey umacak ve bekleyecek başka kimse yoktur. Onun yarattıklarından olan beklentilerimiz, yine Onun dilemesiyle, istemesiyle hayata geçip gerçekleşecek, kişinin kalbini bize açarsa olacaktır; aksi halde ümitlerimizin ışığı söner, umduğumuz dağlara karlar yağar. Bu nedenle insan, ümit edeceği ve beklenti içerisine gireceği makamı mevkii iyi bilmeli ona göre davranmalıdır. Allah (c.c) sadece bu dünyada kendisinden bir şeyler beklenen ve umulan değil, öbür dünyada da kendisinden umulan ve beklenendir. O (c.c), her iki cihanın Hükümdarı, Padişah-ı Zül-Celâlİdir. Kısacası, kulunun istek ve dileklerini yerine getirebilecek olan tek merci O olduğu için, herkes her şeyini Ondan İstemeli ve dilemeli, Ondan beklemelidir.
EL-AZÎM esmasının zikri (1020) adettir. Zikir saati Utarit, günü Çarşambadır. Çarşamba Utarit saati, 1. Ve 8. Saatlerdir. Yani güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası. Gece de 06.00 yani gece yarısı.
1. EL-AZÎM ismini, şartlarına uygun bir şekilde her gün sabah namazından sonra (1024) defa zikredenler huzur ve mutluluk, yüksek makam ve mevki, şan-şöhret elde ederler, kısa zamanda emsalleri arasında fark edilir hale gelirler. Herkes tarafında sevilir ve sayılırlar.
2. Bir hastaya (1010) kere okunsa eceli gelmemişse şifaya kavuşur.
3. Usulüne uygun zikredenleri Cenab-ı Hak, korkup çekindiği şeylerden koruyup kurtarır, umduklarını ihsan eder.
4. Her sabah devamlı olarak (120) defa YÂ AZİM ismini zikreden, halk arasında itibar görür, herkes tarafından sevilir ve sayılır, bütün insanların nazarında önemli ve kıymetli bir insan haline gelir.
5. Gümüş bir yüzük üzerine yazıp parmağında taşıyan ve devamlı olarak bu mübarek ismi zikreden kimsenin istediği şeyleri yüce Allah verir ve kadri kıymetini artırır.
6.Utarit saatinde zikrine devam eden izzet heybet saadet ve mertebe sahibi olur. Şems saatinde zikredenler halkın üzerine sözlerini geçirirler devlet erkanının amirlerin bu isimle meşgul olmaları hem ilerlemelerine sebeptir hem de emirleri altındakileri idare etmelerine sebeptir.
7.Bu esmanın hastalıklara şifa verici özeliği vardır. Bu ismin Ayetelkürsinin sonunda aliyyül azim şeklinde zikrine devam etmek nazar haset cin rahatsızlıklarında büyük bir faydası vardır.İsmi zikreden bu şahsa kötü düşünce dahi besleyemezler beslerlerse anında kendilerine döner.
8.Birinin kulağına birşey kaçtığında ya ali ya azim ya halim ya azim okunursa Biznillahi Teala dışarı çıkar.
Not:Alıntı,derleme .
Namaz kılarken, gerek rükuda gerekse secdelerimizde Allahı tesbih ederken, bu anlamda tespih eder,Sübhane Rabbiyel-Azim: Allahım! Seni tesbih ve noksan sıfatlardan tenzih ederim; Senin şanın ne yücedir veya rükuda Sübhane Rabbiyel-Ala: Allahım! Seni tesbih ve noksan sıfatlardan tenzih ederim; Sen ne yüce, ne ulusun.. deriz. En son tesbih duasından önce de topluca Ayetel-Kürsiyi okuyup bir kere daha bunu ilan ederiz: Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (Hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. Onu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, Onun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun Kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek Ona bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür. Şüphesiz, şanı yüce olan Ondan başka kimse yoktur. Geri kalan her varlık, neticede Onun yaratmasıyla olduğu için eksiktir, kusurludur, ölümlüdür ve tenzih edilecek kadar pak, temiz, kusursuz ve yüce değildir. Varlıklardaki temizlik, paklık, yücelik ve ululuk gibi, benzeri özelliklerin hepsi de mecazidir, geçidir. Ama Allah, ezeli ve ebedi olduğu için sıfatları da ezeli ve ebedidir. Yani bir başlangıç ve bitiş noktası yoktur. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir. Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, Onun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir). Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allahın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murat etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allahtan başka bir veli de bulunmaz. Size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve o yağmur yüklü bulutları meydana getiren Odur. (Rad, 13:9-12)
Allahtan ümit edilir. Çünkü ümit edecek, bir şey umacak ve bekleyecek başka kimse yoktur. Onun yarattıklarından olan beklentilerimiz, yine Onun dilemesiyle, istemesiyle hayata geçip gerçekleşecek, kişinin kalbini bize açarsa olacaktır; aksi halde ümitlerimizin ışığı söner, umduğumuz dağlara karlar yağar. Bu nedenle insan, ümit edeceği ve beklenti içerisine gireceği makamı mevkii iyi bilmeli ona göre davranmalıdır. Allah (c.c) sadece bu dünyada kendisinden bir şeyler beklenen ve umulan değil, öbür dünyada da kendisinden umulan ve beklenendir. O (c.c), her iki cihanın Hükümdarı, Padişah-ı Zül-Celâlİdir. Kısacası, kulunun istek ve dileklerini yerine getirebilecek olan tek merci O olduğu için, herkes her şeyini Ondan İstemeli ve dilemeli, Ondan beklemelidir.
EL-AZÎM esmasının zikri (1020) adettir. Zikir saati Utarit, günü Çarşambadır. Çarşamba Utarit saati, 1. Ve 8. Saatlerdir. Yani güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası. Gece de 06.00 yani gece yarısı.
1. EL-AZÎM ismini, şartlarına uygun bir şekilde her gün sabah namazından sonra (1024) defa zikredenler huzur ve mutluluk, yüksek makam ve mevki, şan-şöhret elde ederler, kısa zamanda emsalleri arasında fark edilir hale gelirler. Herkes tarafında sevilir ve sayılırlar.
2. Bir hastaya (1010) kere okunsa eceli gelmemişse şifaya kavuşur.
3. Usulüne uygun zikredenleri Cenab-ı Hak, korkup çekindiği şeylerden koruyup kurtarır, umduklarını ihsan eder.
4. Her sabah devamlı olarak (120) defa YÂ AZİM ismini zikreden, halk arasında itibar görür, herkes tarafından sevilir ve sayılır, bütün insanların nazarında önemli ve kıymetli bir insan haline gelir.
5. Gümüş bir yüzük üzerine yazıp parmağında taşıyan ve devamlı olarak bu mübarek ismi zikreden kimsenin istediği şeyleri yüce Allah verir ve kadri kıymetini artırır.
6.Utarit saatinde zikrine devam eden izzet heybet saadet ve mertebe sahibi olur. Şems saatinde zikredenler halkın üzerine sözlerini geçirirler devlet erkanının amirlerin bu isimle meşgul olmaları hem ilerlemelerine sebeptir hem de emirleri altındakileri idare etmelerine sebeptir.
7.Bu esmanın hastalıklara şifa verici özeliği vardır. Bu ismin Ayetelkürsinin sonunda aliyyül azim şeklinde zikrine devam etmek nazar haset cin rahatsızlıklarında büyük bir faydası vardır.İsmi zikreden bu şahsa kötü düşünce dahi besleyemezler beslerlerse anında kendilerine döner.
8.Birinin kulağına birşey kaçtığında ya ali ya azim ya halim ya azim okunursa Biznillahi Teala dışarı çıkar.
Not:Alıntı,derleme .