Kuran-Kerimde 5 Yerde Latiful Hâbir c.c En İnce (Latif ) sırlardan bile haberdar olan diye geçer.Lütfuyla verici
Yusuf 100.ayet:
"İnne rabbi ledifun lima yeşa'u.innehu huvel alîmul hakîm."
Şüphesiz ki rabbim dilediğine lütfedicidir.Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Yûsuf 100.ayet)
Şûrâ 19.ayet:
Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîz(azîzu).
Allah, kullarına Lâtif'tir (lütufkâr). Dilediği kimseyi rızıklandırır. Ve O, Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce ve şerefli).
Mülk 14.ayet: Elâ ya’lemu men halak(halaka), ve huvel latîful habîr(habîru)
Yaratan (yarattığını) bilmez mi? Ve O; Lâtif'tir, Habîr'dir (haberdar olandır).
Enâm 103.ayet:
"Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr(ebsâru) ve huvel lâtîful habîr(habîru)."
"Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır."
Allah'ın semadan su indirdiğini ve böylece yeryüzünün yeşerdiğini görmedin mi? Muhakkak ki Allah, Lâtif'tir (lütûf sahibidir), Habîr'dir (herşeyden haberdardır).
Lokman 16.ayet:
Yâ buneyye innehâ in teku miskâle habbetin min hardalin fe tekun fî sahretin ev fîs semâvâti ev fîl ardı ye’ti bihâllâh(bihâllâhu), innellâhe latîfun habîr(habîrun)."
Ey yavrum! Muhakkak ki o (amelin), bir hardal tanesi kadar dahi olsa ve o, bir kaya içinde veya göklerde veya yerde bile olsa, Allah onu, (kıyâmet günü hayat filminde karşına) getirir. Muhakkak ki Allah; Lâtif'tir (lütuf sahibi), Habîr'dir (haberdar olan).
Ahzâb 34.ayet:"
Vezkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâtillâhi vel hikmeh(hikmeti), innallâhe kâne latîfen habîrâ(habîren)."
Ve evlerinizde Allah'ın âyetlerinden okunanları ve hikmeti zikredin. Muhakkak ki Allah; Lâtif'tir (lütuf sahibi), Habîr'dir (herşeyden haberdar).
Birinci Okunuş 5 vakit namazın ardından 129 kez:
"inne rabbi ledifun lima yeşau inne huvel alimul hakim. " 100 defada "Lâ havle velâ kuvvete illa billahil aliyyil azim."
Gün içinde sayı tutmadan "inne rabbi ledifun lima yeşau "
"Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir."
İkinci Okunuş Dertten,Kederden,Kördüğümden Kurtuluş, Çıkış Ve Kapı Duası" El-Latif Allah c.c " 7 Okuma Şekli var.
5 vakit namazın ardından 129 Defa "Yâ Latif" sonra 100 defada hangisini istiyorsanız onu okuyun.
"Ela Yağlamu men Halak Ve Huvel Latiyful Habiyr"
Mülk. 14
”Her gün herhangi bir saat de 2012 Ad.okunursa okuyanın kalb gözü açılır.Yerin altındaki Hazineleri görür, Onun bulunduğu yerde Büyü ve sihir varsa çözülür.
"İnne rebbi lediyfun lima yeşa'u Ela Yağlamu men Halak Ve Huvel Latiyful Habiyr"
saffat suresi ilk 10 ayet, cin suresi ilk 5 ayet, afaf suresi 41, mümünun surasi 97-98, büruç suresi son 3 ayet bu yazdığımız ayetleri isterseniz suya okuyun 21gün hastaya içirin isterseniz safran mürekkebi ile yazın yazılan kağıdı suya koyup içirin böylesi daha etkilidir hasta olan kişiye direkt olarakta okuma yapabilirsiniz 7 günden sonra fayda verecektir
bir ailenin kızını istiyorsunuz vermiyorlar ise buluğ a ermemiş bir kız çocuğuna Yusuf suresini bir avuç türbe toprağına okutun kız evinin eşiğine serpin sonra girin içeriye allahın izni ile vermemezlik etmezler yinede allah bilir doğrusunu tecrübe olunmuştur
söyleki kayın valideniz kayın babanız kocanız veyahut eşiniz sizi pek dinlemiyormu veya sevmiyormu karşınızdaki kim olursa olsun bu uygulamayla çözülür allahın izni ile evden içeriye girdiğinizde 1. adımda 1 fatiha 2.adımda 1 fatiha 3.adımda 1 faiha okuyup girin sonucu görün bunu 3 defa tekrarını gerçekleştirirseniz kabre girene kadar sizi sever ve sayarlar mürecceptir denenmiştir.
Eserin tam adı Sırrul Esrâr ve mâzharul Envâr fi ma yahtâcu ileyhîl-ebrâr şeklindedir.
Evliyalar Sultanı Abdülkadir Geylani Hazretleri'nin "Sırru'l Esrar" adındaki bu tasavvufi eseri 24 fasıldan oluşmaktadır. Eserin 24 fasıldan oluşmasının sebebi, mukaddimede şu şekilde izah edilmiştir:
"Bu kitap, kelime-i tevhidin harflerinin ve bir günün saatlerinin sayısına uygun olarak, 24 fasıl olarak hazırlanmıştır."
İlahi hikmetler ve sırlarla dolu olan eserde ele alınan konular, Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle desteklenmektedir. Aziz ve Celil olan Allah'ı tanımada insana rehberlik edecek olan marifet ilminin sırları ve hikmetleri bu eserde açığa kavuşuyor.
Günümüz insanın çıkmazlara çözüm olarak kurtarıcılar, ruhaniler araması olağan bir durumlardan sayılmaktadır. Sanal âlemde alt yapısıyla destek verince ortalık toz duman. Osmanlı döneminde kontrolden çıkan ruhani terbiye okulları olan tekkeler meşihat kurumu kontrolüne alınmaya mecbur kalınmıştır. İstismarı kolay olan bu yol birçok yönden tehlikeler barındırmakta olsa da çekici taraflarından birisi insanın iç dünyasındaki anavatan özlemidir.
Ruhâni âlemin melekler, cinler ve şeytanlarla olan kısmı ile ulviyeti kazanmış insanların ve ruhanilerin seyrettiği bu âlem ise hakikatiyle bilinmesi o derecede zordur. Sebebi iyilik ve kötülüğün karışık duruşuyla ispat edilmesi mümkün olmayan içerikleri bünyesinde barındırmasıdır. Ön basamak sayacağımız rüyalarıda bu âlemin ilk giriş noktalarından saymamız mümkündür. Rüya kısmına dahil olan durugörü, spritüal görüntüler/ vizyonlar ve istidatlı birçok medyumun varlığı ile elit tabakanın da dünyevi hazları bitirmenin verdiği açlıkla, sonsuzluk isteğine düşkünlükleri bu konuyu canlı tutunca güncelliğini hiçbir zaman yitirmemiştir Neticede inanan ve inanmayanı etkileyecek kadar bir değerler manzumesidir, ruhâni âlem.
Hüddamlar-Hizmetkârlar
Ruhâni âlemle ilişki kuranlar olduğu gibi hüddamlar veya hizmetkârlar adıyla anılan varlıklar bulunur. Onları insanlar çalışma karşılığı elde etmiş veya nasip denilen hususları da içine alan bir vesile olan ocak tabiri edilen kurumlar ile kazanmıştırlar. Ancak bu âlemin hizmetkârlarını süflî ve ulvî mertebelerde fark sahibi olabilmeniz için bazı önemli bilgilere sahip olmak gerekir. En önemli hususlardan biri hizmetkârların cin mi melek mi olduğunu bilmektir. En basit olan tespitte bu ayrımı kadınların bilmesinin yolu saçını açmasıdır. -İster inançlı olsun ister olmasın-Saçı açıldığında görüntü veya siluet kayboluyorsa bu gelen melekkir. Değilse cinnidir. Erkeklerde ise insan resimli bir odada görüşmeyi yapabiliyorsa gelenin cin olduğunu bilinmesidir. Melekler insan resmi olan yere gelmezler. Muhafaza melekleri müstesna-
Alınan Bilgi
Medyumlardan, hüddamlardan gelen bilgilerin nefse uygun ve başkalarının istismarı hakkında ise; bu bilginin menşei süflî ve cinlerden olduğunu kabul etmek daha doğrudur. Melekler bu konuda hassastırlar. İfrit türlerindeki cinlerle görüşmeler ve ilişkilerde ise korku imgeleri aşırı şekilde vardır. İleriki vakitlerde insana zarar verirler. Genelde bu tür ilişki sahipleri hayatlarını intiharla sonlandırmıştır.
Rüyalar
Rüya, insanı en yanıltıcı olanlardır. Bunun iyi ve kötü ayrımında din ve aklın çizgisine göre hareket etmelidir. Birde bir rüyanın tekrarlanma periyotlarına dikkat etmek gerekir. Başkaları tarafından görülen rüyalarda şu oldunuz bu oldunuz bilgilerine dikkat edilmelidir. Büyük ihtimalle bu tür bilgiler ayak kaydırma nedenlerindendir. Onun için rüyaların sağlamasının yapılması ise kendi görmenizle bir nebze tedbir alınmış olunur. Bu ise yine zordur. Genellikle Mesih ve Mehdiler başkalarının kombine benzer rüya eşleşmeleri ile türetilmektedir.
Ricâli Gayb
Mürşid-i kâmil ve ricali gayb erenleri dediğimiz kişiler vardır. Bunların inkar edilmesi ve tasdik edilmesi kişiyi ilgilendirir. Dikkat edilecek husus bu kılıfı üzerine takıp, aldatanlar çok olduğu için, ilim ehli olmak ve karşımızdaki insanın sözünü kendi tecrübelerimiz ve bilgilerimizle sınayarak hareket etmeliyiz. O bilgideki seviyede ayrıca sorundur, yine tehlike arzeder-
Hizbul Lütf Duası genel olarak ikindi namazından sonra okunulması tavsiye olunmuştur; İlahi inayeti celbetme,cesaretli olma,başarılı olma,insani,cinni ve şeytani varlıklara karşı koruma,hacetlerimiz için okunabilir.
Allâhümmecal efdales salâti ve enmel berekâti fî küllil evgâti alâ seyyidinâ Muhammedin ekmeli ehlil ardi ves semâvâti ve selleme aleyhi yâ Rabbenâ ezket tahiyyâti fî cemî-il hadarâti.
Allâhümme yâ men lutfuhu li halgihî şâmilün ve birruhû li abdihî vâsilun, lâ tuhricnâ an dâiratil eltâfi,ve âminnâ min külli mâ nehâfu,ve kün lenâ bi lutfikel hafiyyi vez zâhiri,yâ bâtinu yâ zâhiru yâ latîf,neselüke vigâyetel lutfi fil gadâi vet teslîme meas selâmeti inde nüzûlihî ver rıdâ-i.
Allâhümme entel alîmu bimâ sebega minnâ fil ezel,fe huffenâ bi lutfike fîmâ nezel,yâ latîfen lem yezel,icalnâ fî hısnit tehassuni bike yâ evvel,yâ men ileyhil ilticâ-ü ve aleyhil muavvel.
Allâhümme yâ men elgâ halgahû fî bihâri gadâ-ihî ve hakeme aleyhim bi hukmi gahrihî veb tilê-ih, icalnâ mimmen humile fî sefînetin necâti ve vugiye min cemî-il êfêt.
İlâhenâ men ra-athu aynuke kâne meltûfen bihî fit tagdîr, mahfûzan melhûzan bi ri-âyetik,yâ Gadîru yâ Semî-u yâ Garîbu yâ mucîbed duâ-i,iranâ bi ayni inâyetike yâ hayra men ra-â.
İlâhenâ lutfukel hafiyyu eltafu min en yürâ,ve entellezî latefte bi cemî-il verâ,ve hacebte sereyâne lutfike fil ekvân, fe lâ yeşhedühû illâ ehlül mağrifeti vel iyân,fe lemmâ şehidû sirra lutfike fî külli şeyin eminû bihî min sû-i külli şeyin,fe eşhidnâ sirra hêzel lutfil vâgî mâ dâme lutfuked dâimul bâgî.
İlâhenâ hükmü meşîetike fil abîdi lâ yeruddühû himmetü külli ârifin ve mürîd,lâkin fetahte lenâ ebvâbel eltâfil hafiyyeh,el mâniati husûnuhê min külli beliyyeh,fe edhilnâ bi lutfike tilkel husûn,yâ men yegûlü lişşeyi kün fe yekûn.
İlâhenâ entel latîfu bi ibâdike lâ siyyemâ bi ehli mehabetike ve vidâdik,fe bi ehlil mehabbeti vel vidâdi hassisnâ bi letâifil lutfi yâ Cevâd.
İlâhenâ letafte binâ gable kevninâ ve nahnü lil lutfi ğayrü muhtâcîn, efe temneunâ minhü meal hâceti ileyhi ve ente erhamürrahimîn, hâşâ, lutfukel kâfî ve cûdükel vâfî.
İlâhenâ lütfuke huve hıfzuke izâ ra-ayte, ve hıfzuke hüve lütfuke izâ vegayte , fe edhılnâ surâdigâti lutfik, vedrib aleynâ esâvira hıfzik, yâ latîfü neselükel lütfe ebedâ, yâ haifîzı ginas sû-e ve şrral idâ,yâ latîfu! men li abdikel âcizil hâifid daîf.
Allâhümme kemâ letafte bî gable su-âlî ve kevnî, kün lî lâ aleyye ya münyetî ve avnî.
( Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâ-u ve hüvel gaviyyül azîz.)
(Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel gavîyyul azîz)
(Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîz)
ênisnî bi lütfike insiy bi lütfike yâ latîfü ünsel hâifi fil hâlil muhîf, te-ennestü bi lutfike yâ latîf,tesellemtü bi lutfike yâ latîf,tehassentu bi lutfike yâ latîf,emintü bi lutfike yâ latîf,vugîtu bi lutfike miner radâ,ve tehaccebtü bi lutfike anil ağdâ-i,bi lutfike Rabbil latîfel hafîz.
(vallâhü min verâ-ihim muhît. Bel huve gurânüm mecîd. fî levhim mahfûz). Necevtü min külli hatbin cesîmin bi gavli Rabbî (Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm). Selimtü min külli şeytânin ve hâsidin bi gavli Rabbî (Ve hıfzan min külli şeytânim mârid) vugîtü ve küfîtü külle hemmin fî kulli sebîlin bi gavlî hasbiyallahü ve nimel vekîl (Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ tehuzühû sinetün ve lâ nevm, lehû mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, men zellezî yeşfeu ındehü illâ bi iznih. yalemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişeyin min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti
vel ard. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm). Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel ğayy, fe men yekfur bit tâgûti ve yumin billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm .Allâhü veliyyül lezîne âmenû yuhricühüm minez zulumâti ilan nûr,vellezîne keferû evliyâ uhümüt tâğûtu
yuhricûnehüm minen nûri ilez zulümât.Ülâike eshabünnâri hüm fî,hâ hâlidûn.
(Legad câeküm rasûlüm min enfusikim azîz, aleyhi mâ anittüm harîsün aleyküm bil müminîne raûfur rahîm ,fein tevellev fegul hasbiyellâhü lâ ilâhe illâ hüve, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arşil aziym)
Bismillâhirrahmânirrahîm;
Li îlâfi kurayşin Îlâfihim rihleteş şitâi vessayf .Fel yabüdû Rabbe hêzel beyt ellezî etamehüm min cûin ve âmene hüm min havf. iktefeytü bi; (kêf- hê- ayn sâd) vahtemeytü bi; (hâ mîm . ayn sîn gâf) gavlühül hakku velehul mülk. [Selâmün gavlen min Rabbir rahîm 19 Defa]
Allâhümme bi hakkı hâzihil esrâri gıneş şerre vel eşrâr, ve külle mâ ente haliguhû minel ekrâr. (Gul men yekleuküm bil leyli ven nehâr) bihakkı kilâ eti rahmâniyyetike eklenâ vela tekilnâ ilâ gayri ihâtatik, Rabbi hâzâ züllü süêlî fiy bâbik, ve lâ havle ve lâ guvvete illâ bike.
Allâhümme salli alâ men erseltehû rahmeten lil âlemîne seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedin hâteminnebiyyîne sallallâhu aleyhi ve selleme ve meccede ve şerrefe ve kerreme ve beccele ve azzame ,Seyyidî lâ tuhlinî miner rahmetî vel emâni yâ Hannânu yâ Mennân. Ve selâmün alel mürselîn, vel hamdü lillâhi Rabbil âlemîn.
İmam Şâzilî Hazretlerinin Hizbül-Lutf Duası Türkçe Meali;
[Rahman ve Rahîm Allahın adıyla. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allahadır. Rahman ve Rahîm Odur. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir. (Haydi, öyleyse deyiniz): Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden medet umarız. Bizi doğru yola, nimet ve lütfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.] Âmin!
Allahım! Yerlerin ve göklerin en mükemmeli, Efendimiz Hazreti Muhammede en faziletli salevât, en bol berekât, en temiz ve en feyizli tahiyyât ile, her an, her lahza salât ve selam eyle! Ey lütufları bütün kullarını kuşatan, iyilikleri mahlûkâtının hepsine ulaşan Rabb-i Rahîm! Bizi o lütuflar dâiresinden hâriç tutma. Bizi korktuklarımızdan da emin eyle. Ey âyât ve âsârıyla apaçık Zâhir, Zâtı, hakikatiyle ihata edilmeyen Bâtın ve en ince noktalara kadar ihtiyaçları gören, gözeten Latîf! Açık-gizli lütuflarınla bizim de hep yanımızda ol. Senden lütuflarınla, bizleri bela ve musibetlerden korumanı, gönlümüzü de icrâât-ı sübhaniyene karşı teslimiyet ve rıza hisleri ile doldurmanı diliyoruz. Allahım! Hakkımızdaki ezelî hükmü bilen ve veren Sensin. Bizi olacakların zararlarından lütfunla muhafaza buyur. Ey her zaman lütuflarıyla muamele eden Yüceler Yücesi, ey Evvel, ey sığınılacak yegâne kapının Sahibi ve ey dönüşün sadece Kendisine olduğu Latîf! Ne olur, bu kullarını da hususi sıyanet seralarına al! Ey yarattıklarını kaza deryalarının kahr u iptila dalgaları arasında imtihanlara tâbi tutan Hakîm-i Mutlak! Bizleri necât gemisinde bulunan ve bütün âfetlerden sıyanet edilen kullarından eyle. Riayeti altına aldıkları kullarını lütuflarıyla sevindiren, onları muhafaza buyurup şanına yaraşır şekilde her zaman anan Rabbimiz! Her şeye gücü yeten Kadîr, her şeyi duyan Semî, her şeye mahiyetinden daha yakın Karîb ve bütün varlığın dualarına icabette bulunan Mücîb yalnız Sensin. Koruyup gözetmesi en güzel ve en hayırlı olan da sadece Sensin. Lütfen ve keremen, ne olur, bizleri de koruyup kolla.
Ya İlahenâ! Senin bütün âlemleri kuşatan gizli lütufların, açık olanlarından çok daha fazladır. Lâkin o gizli lütufları ancak ârif-i billah olan kalb gözleri açık kulların sezebilir ve görebilirler. Gördüklerinde de o lütuflara gözlerini diker ve onlarla her türlü kötülükten emin olurlar. İnce perdeler arkasında sürekli akıp duran o gizli lütuflarını bizim vicdanlarımıza da duyur Allahım, duyur ve bizleri de o lütuflarınla her türlü kötülükten muhafaza buyur. Ya İlahenâ! Sen bir şey hakkında hüküm verdiğin zaman, ol dersin, o da hemen oluverir. Senin, kulların hakkındaki ahkâm-ı sübhaniyeni ne bir ârif ne de bir başka Hak yolcusunun himmeti geri çeviremez. Her türlü belalardan koruyan gizli eltâf-ı sübhaniyenin kapılarını bizler için de açtın. Sana hamd olsun. Belalardan koruyan o sağlam kalelerin içine kapının bu sadık bendelerini de al Allahım!
Ya İlahenâ! Kullarının, özellikle de muhabbet ve sevgine mazhar kıldığın kullarının ihtiyaçlarını en ince noktalarına kadar gören, gözeten Latîf Sensin. Cömertliğinin tecellîlerini göster ve bizi de özel lütuflarınla sevgine mazhar kıldığın kulların dairesine al. Ya İlahenâ! Lütuf Senin vasfın, iç içe değişik lütuflar ahlâkın, ahkâmını kulların üzerinde icra buyurman da şanındır. Lâkin Sen öyle refetli, öyle lütufkâr bir Rabb-i Rahîmsin ki, hükümlerinde daha çok adaletinle değil lütuflarınla davranırsın. Ya İlahenâ! Biz var değilken ve varlığın ne demek olduğunu bilmiyorken, ihtiyacımız da yokken lütuf ve âtıfet buyurup Sen bizi varettin. Şimdi lütuf ve ihsana ihtiyacımız olduğu bir zamanda bizleri lütfundan mahrum mu edeceksin? Hâşâ ya Rabbî! Sen Merhametliler Merhametlisisin; kâfî ve vâfî lütuf ve cömertliğin sahibi yalnız Sensin.
Ya İlahenâ! Görüp gözettiğin zaman lütfun hıfzın, koruyup kolladığın zamanda hıfzın lütfun olur. Bu kullarını da lütfunla sarıp sarmala. Muhafaza surlarının içine bizleri de al. Ya Latîf, Senden ebedlere kadar sürecek lütuflar dileniyoruz. Ya Hafîz, kötülüklerden, düşmanlık besleyenlerin şerlerinden bizleri koru. Ya Latîf, ömrü korkular içinde geçen bu âciz ve zayıf kuluna Senden başka kim medet edebilir ki! Biz var değilken, varlığın ve istemenin ne demek olduğunu bilmiyorken, lütuf buyurup bizi var ettin. İhtiyaç halinde olduğumuz şu halimizde de dilediğimiz ve dilendiğimiz şeyleri bizlere lütfeyle ya Rabbi!
[Allah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir. (3 defa)]
Ya Latîf! Korku verici bir hal ile karşı karşıya kalanlara nasıl bir üns ve esenlik lütfediyorsan bu nâçar kuluna da öyle bir üns ve esenlik bahşet. Ben ancak Senin lütfunla ünsiyete erebilirdim ve erdim; sadece Senin lütfunla selamet bulabilirdim ve buldum; yalnız Senin lütfunla emniyette olabilirdim ve oldum; bir tek Senin lütfunla korunabilirdim ve korundum ve yine sadece Senin lütfunla düşmanların düşmanlıklarından kurtulabilirdim ve kurtuldum. Evet, yalnızca Senin lütfunla ey Lâtîf ve Hafîz isimlerinin biricik sahibi Rabbim!
[Allah, ilmi ve kudretiyle onları arkalarından kuşatır. Hayır, hayır! Kuran onların iddia ettikleri beşer sözü değildir. O, Levh-i Mahfuzda olan pek şerefli bir kitaptır.]
En tehlikeli problemlerden bile, [gökleri ve yeri koruyup gözetmek Ona ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür] ferman-ı İlâhîsini okuyarak kurtuldum ben. [Ve orayı her türlü şeytandan koruduk] ayet-i celîlesini söyleyerek bütün şeytanlardan ve hasetçilerden selamet buldum. [Allah bana yeter, O ne güzel vekildir] demek bana yetti ve ben nereden gelirse gelsin, bütün sıkıntılardan o güzel cümleyi vird-i zeban ederek sıyrıldım. [Allah o ilahtır ki, Kendisinden başka ilah yoktur. Hayydır, Kayyûmdur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa Onundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise Onun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek Ona ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür. Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan; hak, bâtıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık kim tağutu reddedip Allaha iman ederse, işte o, kopması mümkün olmayan en sağlam tutamağa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir, bilir. Allah iman edenlerin yardımcısıdır, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tâğutlar olup onları aydınlıktan karanlıklara götürürler. İşte onlar Cehennemlik kimselerdir ve orada ebedî kalacaklardır.] [Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir. Buna rağmen aldırmaz, yüz çevirirlerse, ey Rasûlüm de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben yalnız Ona dayanırım. Çünkü O, büyük Arşın, muazzam hükümranlığın sahibidir.] Rahman ve Rahîm Allahın adıyla. [Kureyşin güven ve barış anlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak için, kış ve yaz seferlerinde faydalandıkları anlaşmaların kadrini bilmiş olmak için, yalnız bu Evin (Kabenin) Rabbine ibadet etsinler! Kendilerini açlıktan kurtarıp doyuran, korkudan emin kılan Rabbilerine kulluk etsinler!] [Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd] hürmetine Hakkın kifayetiyle serfiraz oldum. [Hâ Mîm. Ayn Sîn Kâf] hürmetine mazhar-ı himaye kılındım. [Onun sözü haktır. Hâkimiyet Onundur.] [Rabb-i Rahimden sözle olan bir selâm yine onlara (19 defa)]
Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının sultanı! Bu yüce hakikatler ve sırlar hakkı için bizleri şerlerden ve şerîrlerden ve her türlü kederlerden muhafaza buyur. [De ki: Geceleyin veya gündüzün gelecek tehlikelere karşı o Rahmandan başka sizi kim koruyabilir?] Rahmaniyetin kilâeti hürmetine bizleri de koru ve bizi Senden başkasına terk etme. Rabbim, bu yakarışlar kapının önünde duran perişan bir dilencinin istekleridir. Onları da, bütün dilekleri de gerçekleştirecek havl ve kuvvet ise sadece Sana aittir.
Ey Rahmet Sultanı! Âlemlere rahmet olarak irsal buyurduğun, Hâtemül-Enbiya, Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)e salât ü selam eyle ve O Zat-ı Akdes-i Risalet Penahîyi temcîd, teşrif, tekrim, tebcîl ve tazîm buyur. Ey Hannân ü Mennân! Bizi rahmetinden uzak tutma ve bize her zaman emn ü eman ver. [Selam bütün peygamberlere. Bütün hamdler âlemlerin Rabbi Allaha.]
Hizbul Lütf Duası genel olarak ikindi namazından sonra okunulması tavsiye olunmuştur; İlahi inayeti celbetme,cesaretli olma,başarılı olma,insani,cinni ve şeytani varlıklara karşı koruma,hacetlerimiz için okunabilir.
Hizbü’l Hucub – İmam Şâzilî (k.s.) tarafından neşredilmiş olup; korunma ,keşf,galibiyet ,iç sıkıntıları ibadet etme zaafiyeti gibi durumlarda Allah-u Teala’ya sığınma talebi için okunur .
Allâhümme bi telealui nûri behâi hucubi arşike min a’dâî ihtecebtü ve bi satvetil ceberûti mimmen yekîdûn îstetertü ve bi tavli havli şedidi kuvvetike min külli sultânin tehassantü, ve bi deymûmi kayyûmi devâmi ebediyyetike min külli şeytânin isteaztü, ve bi meknûnis sirri min sirrike min külli hemmin ve ğammin tehallestü, yâ hâmilel arşi an hameletil arşi, yâ şedîdel batşi, yâ habisel vahşi, ihbis annî min zalamnî vağlib min ğalebenî Keteballâhü le ağlibenne ene ve rusülî, innallâhe kaviyyün azîz.
Allâhümme innî es’elüke bi sirriz zâti ve bi zâtis sirri, hüve ente, ente hüve, Lâ ilâhe illâ ente, ihtecebtü bi nûrillâhi, ve bi nûri arşillâhi, ve bi külli ismin lillâhi, min aduvvî ve aduvvillâhi, ve min şerri külli halkıllâhi, bi mieti elfi elfi “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh”, Hatemtü alâ nefsî ve dînî ve ehlî ve mâlî ve veledi ve cemiy’ı mâ a’tânî rabbî bi hâtemillâhil kuddûsil menî’ıllezî hateme bihi ektâras semâvâti vel ardı,
Hasbünâllâhü ve ni’mel vekîl
Hasbünâllâhü ve ni’mel vekîl
Hasbünâllâhü ve ni’mel vekîl
Ve sallâllâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihit tayyibînet tâhirîne ve sahbihil kirâmil berarati ecmaıyne ve selleme.
İmam Şâzilî Hazretlerinin en önemli hizbi Hizbü’l-Kebîr’dir. Hazreti Şâzilî’nin sağlığında sadece “hizb” diye bilinen bu duası onun en önemli hizbi olduğu için daha sonraları “el-Hizbü’l-Kebîr” diye anılır olmuş ve öylece şöhret bulmuştur. El-Hizbü’l-kebîr, Hazreti Şâzilî’nin, “Kim bizim hizbimizi okursa, bize olan lütuflar ona da olur.” dediği hizbidir. Ayrıca İmam Şâzilî Hazretleri bu hizbinin önemini anlatmak için, “Allah ve Rasûlünün izni olmadan ondan bir harf bile yazılmadı. Bunda yazdıklarımın hepsini Allah ve Rasûlüne arzederek yazdım.” buyurmuştur. El-Hizbü’l-Kebîr, bazılarına göre sabah namazından sonra, bazılarına göre ise ikindi namazından sonra dünya kelam ve meşgalesinden hâlî olarak okunan/okunması gereken bir virddir.İmam Şâzilî’nin tertîb ettiği Hizbü’l-Kebîr’in terkîbinde daha çok Kur’ân-ı Kerîm’den seçilmiş âyetler kullanılmıştır. Âyetler arasındaki irtibat, sünnetten seçilmiş hadis ve duaların yanı sıra, Şâzilî’nin kendisine ait dua cümleleriyle sağlanmıştır. Bu tesbitler bize, Hizbü’l-kebîr’in câmî bir özelliğe sâhip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple Hizbü’l-Kebîr’in bir çok şerhi yapılmıştır.
1) Lâ ilâhe illallâhu vahdehu ve Allahu ekber.
2) Lâ ilâhe illallâhu vahdeh
3) Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh.
4) Lâ ilâhe illallâhu lehül'mülkü velehül'hamd.
5) Lâ ilâhe illallâhu ve la havle vela kuvvete illa billâh.
Bu hadisi şerifin müjdesi bir gün içinde kim bunu okursa veya bir gece içinde okursa yahut bir ayın içinde okursa veya okuduğu gün ölürse veya okuduğu gece,gece çıkmadan ölürse veya okuduğu ayın içinde ölürse günahları affedilmiş olarak ölür. Günahsız ölür.
(Hatib, Târihu Bağdad,no:597, 2-181, Nesâi es-Sünenü'l kübra, no:9773)
Hadis-i Şerifin ravisi Eğarr Ebu Muslim(radiyallahu anh) dedi ki:
"İşte her kim bu kelimeleri öleceği zaman söylerse (cehennem) ateş(i) ona dokunmaz."
(İbnu Mace, edeb:54,no:3794)
Rızık sıkıntısı çeken kimseler her gün (33) defa bu âyet-i kerimi okur ve ardından (1) defa aşağıdaki duayı okursa Allah’ın izni ile rızkı bollaşır.
Okunacak Âyet-i Kerime;
“Bismillahirrahmanirrahim.Allâhü latıyfün bi ibadihi yerzüku men yeşâü ve hüvel kaviyyül aziz.”
Okunacak dua:
“Allâhümme inni es’elüke en terzükani rizkan halâlen vâsian tayyiben min gayri teabin ve lâ meşakkatin velâ sayrin ve lâ nasbin inneke alâ külli şey’in kadir.”
Borçlardan kurtulmak için aşağıdaki tesbihler samimi bir kalp ile okunabildiği kadar okunur.
“Sübhânellâhil azıymi ve bihâmdihi estağfirullahe ve etûbü ileyhi velâ yümennü aleyhi sübhâne men yüciru ve lâ yücâru aleyhi sübhâne menit tesbihu minnetün minhü alâ menı’temede aleyhi sübhâne men yüsebbihu küllü şey’in bihamdihi sübhâneke lâ ilâhe illâ ente yâ men yüsebbihu lehül ceniu tedârakni biafvike fe inni cezûun estağfirullâhel azıyme yâ kerimü yâ vehhâbü yâ Bâsıtu yâ razzâku yâ fettâhu yâ vâsiu yâ ğaniyyü yâ muğni yâ min’ımü yâ mütefaddılü.”
"Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla …"
°"Allah’ı ANMAK ELBETTE EN BÜYÜK (İBADET) TİR." Ankebut/45
°"Her kim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz" Taha/124
°"Siz beni zikredin ki Ben’de sizi zikredeyim" Bakara/152
°"O size nasıl hidayet etti ise sizde O’nu öylece zikredin" Bakara/198
°Mevla C.C. münafıkları zemmetmek üzere "Onlar pek az zikrederler" buyurdu. Nisa/142
°"Zikrimle meşgul olup Ben’den istemeye vakit bulamayanlara isteyenlerden daha çok veririm." Hadis’i Kûdsi (Buhari)
°"Sabah akşam Allah’ın C.C. adını dilinden düşürmemek,
Allah C.C. yolunda düşman ile vuruşurken kılıç kırmak ve malı cömertçe dağıtmaktan daha faziletlidir" Hadis’i Şerif
Anlamı: "Allah’ın ilminin kuşattığı şeyler adedince ve her göz açıp kapama ve her nefes alışverişi adedince, her an lâ ilâhe illallâh, Muhammedün rasûlullâh."
Ahmed bin İdrîsHazretleri buyuruyor:
Bir defâsında Resûlullah efendimizi gördüm. Yanında Hızır aleyhisselâm da vardı. Peygamber efendimiz Hızır aleyhisselâma, bana Şâziliyye yolunun dersini (edebini) öğretmesini emrettiler. O da bana Resûlullah’ın huzûrunda nasıl olunacağını öğrettiler. Daha sonra Peygamber efendimiz, Hızır aleyhisselâma sevâbı daha çok olan zikir, salevât ve istigfârları öğretmesini buyurdu. O zaman Hızır aleyhisselâm; “Onlar hangileridir yâ Resûlallah?” diye suâl etti. Peygamber efendimiz;
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah fî külli lemhatin ve nefesin adede mâ vese’ahü ilmüllah…” diye üç defâ, sonra da; “Külillâhümme innî es’elüke bi nûr-i vechillah-il-azîm.” sonra da; “Estagfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm Gaffâr-üz-zünûb. Yâ zel-celâli vel-ikrâm.” diye buyurdular. Sonra da Peygamber efendimiz bana; “Ey Ahmed! Yer ve göğün hazînelerini sana verdim. O da bu zikir, salevât ve istigfârdır.” buyurdular. Çok iltifât ve teveccühlere mazhar oldum.
Yerlerin ve Göklerin anahtarı bu zikri günlük en az 3, 33 veya 100 defa okuyun.
arkasından salavatı fatih okursanız daha tesirli olur.
Eşhedu en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne
Muhammeden abdühü ve Resûlullah.
La ilahe ilallah muhammed resulallah
fi külli lemhatin nefesin adede mâ vesiahu ilmullah
la ilahe illallah hak birsin muhammed resulallah
NOT: Bunun Gibi Daha Bir çok zikir, dua, salavat ve istiğfar bu kitapta yer almaktadır.
AHMED BİN İDRÎS Hz.leri
Ahmed bin İdrîs, Abdülvehhâb Tâzî hazretlerinin sohbetleri ve tasarrufları ile Magrib’de yetişen âlim ve velîlerin en büyüklerinden oldu. Çok kerâmetleri görüldü. Onun en büyük kerâmeti uyanık hâlde iken de Resûlullah efendimizi görmesi ve O’ndan şifâhen salevât-ı şerîfeleri öğrenmesiydi. Kendisi şöyle anlatır:
Bir defâsında Resûlullah efendimizi gördüm. Yanında Hızır aleyhisselâm da vardı. Peygamber efendimiz Hızır aleyhisselâma, bana Şâziliyye yolunun dersini (edebini) öğretmesini emrettiler. O da bana Resûlullah’ın huzûrunda nasıl olunacağını öğrettiler. Daha sonra Peygamber efendimiz, Hızır aleyhisselâma sevâbı daha çok olan zikir, salevât ve istigfârları öğretmesini buyurdu. O zaman Hızır aleyhisselâm; “Onlar hangileridir yâ Resûlallah?” diye suâl etti. Peygamber efendimiz; “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah fî külli lemhatin ve nefesin adede mâ vese’ahü ilmüllah…” diye üç defâ, sonra da; “Külillâhümme innî es’elüke bi nûr-i vechillah-il-azîm.” sonra da; “Estagfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm Gaffâr-üz-zünûb. Yâ zel-celâli vel-ikrâm.” diye buyurdular. Sonra da Peygamber efendimiz bana; “Ey Ahmed! Yer ve göğün hazînelerini sana verdim. O da bu zikir, salevât ve istigfârdır.” buyurdular. Çok iltifât ve teveccühlere mazhar oldum.
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah fî külli lemhatin ve nefesin adede mâ vese’ahü ilmüllah…” Anlamı: Allah’ın ilminin kapsadığı şeyler adedince ve (yaradılan her varlığın) her göz açıp kapama ve her nefes alışverişi adedince, her an lâ ilâhe illallâh, Muhammedün rasûlullâh.
——-
Ahmed bin İdrîs’in talebelerinden biri, Mekke-i mükerremede vefât etti. Onu Muallâ kabristanlığına defnettiler. Defin esnâsında orada bulunan keşf sâhibi bir talebe, Azrâil aleyhisselâmın Cennet’ten bir yaygı ve büyük kandiller getirdiğini ve kabri göz alabildiğine genişlettiğini gördü. Bu hâle gıpta edip; “Keşke, öldüğümde benim için de Rabbim böyle bir ikrâmda bulunsa.” dedi. O zaman Azrâil aleyhisselâm; “Sizden herbiriniz, Allahü teâlânın sevgili kulu olan hocanız Ahmed bin İdrîs’in devamlı okumuş olduğu salevât-ı şerîfeler bereketiyle böyle ikrâm ve ihsânlara kavuşacaksınız.” buyurdu. O büyük salevât da şöyledir:
“Allahümme innî es’elüke bi nûri vechillahil azîm. Ellezî melee erkân’el azîm bi kadri azameti zâtillahil azîm fî külli lemhatin ve nefesin adede mâfî ilmillahil azîm salâten dâimeten bi devâmillahil azîm, Ta’zîmen li hakkıke yâ Mevlânâ yâ Muhammed yâ zel hulukil azîm ve sellim aleyhi ve alâ âlihî mislü zâlike vecma’ beynî ve beynehû kemâ Cema’te beyner’rûh-ı ven-nefsi zâhiren ve bâtınen yakazaten ve menâmen. Vec’alhü yâ Rabbi rûhan lezzâtî min cemî’il vücûhi fid-dünyâ kablel âhira yâ Azîm.”
Anlamı: Allah’ım! Yüce Arş’ı kuşatıp kaplayan namütenâhî nurun yüzü suyu hürmetine, Allah ’ın sonsuz kudretini ayan beyan ifade eden alâmetler hürmetine, kadri yüce Efendimiz Muhammed (s.a.v.) ’e ve âline, her an, Allah’ın ilminin kapsadığı şeylerin adedince rahmet, hayır ve bereket ihsan eyle; öyle bir rahmet, hayır ve bereket ki, daimî ve ebedî olsun.Ey Efendimiz Muhammed (s.a.v.)! Ey ahlâkı yüce olan! Layık olduğun ve Allah katındaki yüksek derecen sayesinde sen bu övgüyü hak edensin. Allah ’ım! İşte bu sevgili kuluna ve âline bir misli daha selam eyle ve vücutla ruh arasını birleştirdiğin gibi benimle O’nun arasını cemeyle. Zâhir(Açık) ve gizli olarak, uyku halinde ve uyanık iken O’nu bana örnek eyle.
—-
İstiğfar: Estağfirullâhel azıymellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme, ğaffâraz zünûbi, zelcelâli vel ikrâm, ve etûbü ileyhi min cemiy’ıl meâsıy küllihâ vezzünûbi vel âsâmi ve min külli zenbin eznebtühû amden ve hataen, zâhiran ve bâtınen, kavlen ve fı’len, fî cemiy’ı harekâtı ve sekenâtî ve hatarâtî ve enfâsî küllihâ, dâimen ebeden sermeden minez zenbillezî a’lemü ve minez zenbillezî lâ a’lemü, adede mâ ehâta bihil ılmü ve ahsâhül kitâbü ve hattahül kalemü ve adede ma evcedethül kudratü ve hassasathül irâdetü ve midâde kelimâtillâhi, kemâ yenbeğıy li celâli vechi Rabbinâ ve cemâlihî ve kemâlihî, kemâ yühıbbü Rabbünâ ve yerdâ.
Anlamı: Celâl ve ikram sahibi, günahları affeden, Hayy ve Kayyûm ve O ’ndan başka ilah bulunmayan azamet sahibi Allah’a istiğfar ediyor, günahlarımın affını O’ndan diliyorum. Her türlü küçük-büyük, bilerek veya bilmeyerek işlediğim bütün günahlardan dolayı tevbe ediyorum; gizliden ve açıktan, söz olarak veya bizzat işlediğim günahlardan, her türlü davranışımdan, aklıma gelen ve gelmeyen bütün hatalardan ebediyyen pişman oldum. Allah ’ın ilminin kapsadığı, kalemin yazdığı, Allah’ın kelimeleri adedince tevbe ediyorum. Rabbimin rızası doğrultusunda yaşamaya azmediyorum. Allah’ım! Yardımını esirgeme.