Quantcast
Channel: Havas Okulu
Viewing all 48429 articles
Browse latest View live

Namaz kılmamanın musibetleri

$
0
0
"Namazı özürsüz kılmayan kimseye, ALLAHü teâlâ onbeş sıkıntı verir. Altısı dünyada, üçü ölüm zamanında, üçü kabirde, üçü kabirden kalkarkendir.
Dünyada olan altı azâb:

1 - Namaz kılmıyanın ömründe bereket olmaz.

2 - Yüzünde, ALLAHü teâlânın sevdiği kimselerin güzelliği, sevimliliği kalmaz.

3 - Hiçbir iyiliğine sevâb verilmez.

4 - Düâları kabûl olmaz.

5 - Onu kimse sevmez.

6 - Müslümânların iyi düâlarının buna faydası olmaz.

Ölürken çekeceği azâblar:

1 - Zelîl, kötü, çirkin can verir.

2 - Aç olarak ölür.

3 - Çok su içse de, susuzluk acısı ile ölür.

Kabirde çekeceği acılar:

1 - Kabir onu sıkar. Kemikleri birbirine geçer.

2 - Kabri ateşle doldurulur. Gece gündüz onu yakar.

3 - ALLAHü teâlâ kabrine çok büyük yılan gönderir. Dünya yılanlarına benzemez. Hergün, her namaz vaktinde onu sokar. Bir an bırakmaz.

Kıyâmette çekeceği azâblar:

1 - Cehenneme sürükliyen azâb melekleri yanından ayrılmaz.

2 - ALLAHü teâlâ, onu kızgın olarak karşılar.

3 - Hesabı çok çetin olup, Cehenneme atılır."

Gadir i Hum Olayı

$
0
0
Öncelikle bunu bir sitede okudum ama alttaki yorumları okuyunca şaşırdım anlayamadım bunda kötü ne var daha doğrusu ben yorumu yazanların neden kavga ettini anlamadım bilgili abilerim yorum yazarlarsa Allah razı olsun Resulullah (s.a.a) Hicretin onuncu yılında hacca gitmeyi kararlaştırmıştı. Bu kararı açıkladığında, Resulullah ile birlikte hacca gitmek için Medine"ye çok sayıda insan geldi. Bu hacca Haccet-ül Veda Haccet-ül İslam Haccet-ül Belağ Haccet-ül Kemal ve Haccet-üt Tamam da denilmektedir.[1]
Resulullah (s.a.a) gusledip, saçlarına yağ sürerek taradıktan sonra, iki çöl elbisesiyle Zilhicce ayından beş-altı gün önce Cumartesi günü (İzar ve Ridayla) Medine"den yola çıktı. Resulullah (s.a.a) Medine"den çıktığında onunla birlikte eşleri, Ehl-i Beyti, Muhacir, Ensar ve diğer Arap kabilelerinden büyük bir topluluk da yola çıktı.[2]
Resulullah (s.a.a) Medine"den yola çıktığı o günlerde Medine halkından bir çok kimse çiçek veya kızamık hastalığına yakalanmıştı. Bu yüzden birçok insan Resulullah (s.a.a) ile Hacca gitmek şerefine erişemediler. Buna rağmen çok büyük bir insan topluluğu onunla beraber Medine"den hareket etti.
Bazıları Resulullah"la birlikte hareket edenlerin sayılarının 90 bin kişi, bazıları 114 bin kişi, bazıları 120 bin kişi, bazıları 124 bin kişi, bazıları da bundan daha fazla olduğunu yazmışlardır. Bunlar Hz. Peygamberle birlikte hareket edenlerin sayısı olup Mekke"de olanlar, Yemen"den Hz. Ali (a.s) ve Ebu Musa ile gelenler de onlara eklenirse o zaman hacıların sayısı bu rakamların çok üzerinde olacaktır.[3]
Resulullah (s.a.a) pazar günü sabahleyin Yelemleme vardı, sonra hareket edip akşam yemeğini Şeref-us Seyalede yedi, akşam ve yatsı namazını da orada kıldı. Daha sonra (oradan hareket edip) sabah namazını Irkuz Zabyede kıldı. Sonra Revhaya indi. Daha sonra Revha"dan hareket edip ikindi namazını Munsarefte kıldı. Oradan da hareket edip akşam ve yatsı namazını Muteaşşada kıldı ve akşam yemeğini de orada yedi. Yine oradan hareket edip, sabah namazını Esabede kıldı. Salı gününün sabahı Arca (Akabet-ul Cuhfe"ye) vardı; orada deve kemiyi ile boynundan kan aldırdı. Çarşamba günü Sekyaya vardı, sabah namazını Ebvada kıldı. Sonra oradan hareket edip Cuma günü Cuhfeye vardı. Oradan da Kadide ulaştı ve cumartesi gününü orada istirahatla geçirdi. Pazar günü Usfanda idi. Sonra oradan hareket edip Gamime vardı; Gamim"de yayalar sıraya geçip yürümekten dolayı Peygambere şikayette bulundular. Resulullah (s.a.a) onlara, süratle yürüyün buyurdular. Onlar da böyle yaparak rahatladılar. Pazartesi günü Merr-uz Zahrana vardılar. İkindiyi orada geçirerek akşamleyin Serefe ulaştılar. Akşam namazını kılmadan Mekke"ye ulaştılar. Geceyi Mekke girişindeki dağın arasında geçirdiler ve salı günü sabahleyin Mekke"ye girdiler.[4]
Resulullah (s.a.a) hac amellerini yaptıktan sonra, Mekke"ye geldiği insanlarla Medine"ye geri dönerlerken, Medine, Mısır ve Iraklıların yol ayrımı olan Gadir-i Hum"a ulaştıklarında, Cebrail şu ayeti indirdi:
Ey Peygamber, Rabbi"nden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O"nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır .[5]
Allah-u Teala bu ayetle, Resulullah"ın (s.a.a), Hz. Ali (a.s)"ı imam olarak halka tanıtmasını ve velayet hakkında nazil olanı, onlara tebliğ etmesini emretti ve ona itaat etmeyi herkese farz kıldı. Bu olay Zilhiccenin 18. Günü vuku buldu.

Hacdan dönenlerden ilk grup Cuhfe"ye yaklaştığında Resulullah (s.a.a) önde gidenlerin geri dönmesini ve geride kalanların da bu bölgede onlara ulaşmasını emretti. O bölgede bulunan, birbirine yakın beş büyük ağacın altında oturmaktan onları sakındırdı; bu ağaçların altını temizletti, öğle namazı için ezan okundu, daha sonra Resulullah (s.a.a) halkla birlikte o ağaçların altında namaz kıldı.
Hava çok sıcaktı; insanlar sıcaktan abalarının yarısını başlarına çekip, yarısını da ayaklarının altına seriyorlardı. Semure denen ağacın üzerine elbise vb. şeyleri atarak Resulullah (s.a.a) için gölgelik yaptılar.
Resulullah (s.a.a) namazını bitirdikten sonra cemaatın ortasında,[6] deve semerleri üzerine çıkarak[7] herkesin duyacağı şekilde yüksek bir sesle şöyle buyurdular:
Bütün övgüler Allah"a mahsustur; O"ndan yardım diliyor, O"na iman ediyor, Ona güveniyoruz. Nefsimizin şerlerinden, kötü amellerimizden Allah"a sığınıyoruz. Sapan kimseyi O"ndan başka kimse hidayet edemez; O"nun hidayet ettiğini ise kimse saptıramaz. Allah"tan başka ilah olmadığına, Muhammed"in Onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum.
Ve Sonra:
Ey insanlar! Latif ve Habir olan Allah bana haber verdi ki, hiçbir Peygamber, kendisinden önceki peygamberin ömrünün yarısından fazla yaşamamıştır; ben yakında Rabbimin davetine icabet edeceğim. Ben sorumluyum, siz de sorumlusunuz. O halde siz ne düşünüyorsunuz?
Halk: Biz senin tebliğ ettiğine, nasihatta bulunduğuna, çaba sarf ettiğine tanıklık ediyoruz. Allah sana mükafat versin.
Resulullah: Allah"tan başka ilah olmadığına, Muhammed"in O"nun kulu ve elçisi olduğuna, cennet ve cehenneminin hak olduğuna, kıyamet gününün geleceğine ve kabirde olanların dirileceğine şehadet ediyor musunuz?
Halk: Evet buna şehadet ediyoruz.
Resulullah: Allah"ım şahit ol.
Yine Resulullah: Ey insanlar! İşitiyor musunuz?
Halk: Evet işitiyoruz.
Resulullah: Ben sizden önce (Kevser) havuzun başına gideceğim, siz orada benim yanıma geleceksiniz. O havuzun genişliği San"a[8] ve Busra arası kadardır. O havuzda, yıldızlar sayısında kadehler vardır. Benden sonra sekaleyn[9] hakkında nasıl davranacağınıza bakın.
Halktan birisi: Ya Resulullah, sekaleyn nedir?
Resulullah: Değerli büyük emanet: Allah"ın kitabıdır; bir tarafı Allah"ın elindedir, diğer tarafı ise sizin elinizdedir. Ona sımsıkı sarılın, sapmayın. Değerli küçük emanet ise: Ehl-i Beyt"imdir. Allah-u Teala bana bildirdi ki, onlar havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Bunların birbirinden ayrılmamasını ben de Rabbimden istedim. Onlardan ne öne geçin ve ne de geride kalın; çünkü helak olursunuz.
Resulullah (s.a.a) daha sonra Hz. Ali (a.s)"ın elini tutup her ikisinin koltuk altları görülecek kadar kolunu yukarıya kaldırdı. Herkes onu görüp tanıdı; sonra şöyle buyurdu:
Ey İnsanlar! Mü"minlerin kendilerinden, onlara daha evla kimdir?
Halk: Allah ve Resulü daha iyi bilir.
Resulullah: Allah-u Teala benim mevlamdır, ben de mü"minlerin mevlasıyım; ben onlara kendilerinden daha evlayım. Öyleyse ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Resulullah bu cümleyi üç defa tekrarladı. (Hanbeli"lerin imamı Ahmed b. Hanbel"e göre, dört defa tekrarlamıştır.) Daha sonra şöyle buyurdular: Allah"ım, onunla dost olana dost, ona düşman olana düşman ol; onu seveni sev, ona buğzedene buğzet; ona yardım edene yardım et, ondan yardımını esirgeyenden yardımını esirge; o nereye dönerse hakkı onunla döndür. Biliniz ki, bu sözleri hazır olanlar hazır olmayanlara bildirmelidirler.
Halk henüz dağılmadan Allah-u Teala şu ayeti indirdi: Bu gün dininizi kemale erdirdim, nimetimi size tamamladım ve din olarak İslam"ı size beğendim.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: Allah-u Ekber! Din kemale erdi, nimet tamamlandı, Allah benim risaletime ve benden sonra Ali"nin velayetine razı oldu.
Daha sonra orada bulunan insanlar Hz. Ali (a.s)"ı tebrik etmeye ve kutlamaya başladılar. Ebu Bekir ve Ömer, Hz. Ali (a.s)"ı ilk kutlayan kimselerdendirler. Onlardan her biri; Bu makam sana kutlu olsun ey Ebu Talibin oğlu! Sen, her mü"min erkek ve kadının mevlası oldun diyorlardı.
İbn-i Abbas da; Vallahi bu velayet herkesin üzerine farz oldu. dedi.
Hassan da şöyle dedi: Ya Resulullah! Bana izin ver de Ali hakkında, halkın duyması için bazı beyitler okuyayım.
Resulullah (s.a.a) buyurdular: Allah"ın bereketi üzerine söyle.
Hassan ayağa kalkıp şöyle dedi: Ey Kureyş"in büyükleri! Peygamber (s.a.a)"in huzurunda mezkur velayet hakkında şöyle diyorum:
Hum"da Gadir günü Peygamberleri onlara sesleniyor.
Herkesin duyacağı şekilde yüksek bir sesle.
Bu anlatılanlar, Gadir olayı hakkında özet bir bilgidir; tafsilatı ise ileride gelecektir. Bütün ümmet bunda ittifak etmiştir ve İslam tarihinde bundan başka bir Gadir olayı yoktur. Gadir olayı denince bu konu akla gelir. Gadir-i Hum denince de, Cuhfe yakınlarındaki meşhur ve tanınan yer hatırlanır ve araştırmacılardan hiç kimse Gadir-i Hum olarak ondan başka bir yer tanımazlar.[10]
[1]- Haccet-ül Veda"ya Haccet-ül Belağ denilmesinin sebebi, Ya eyyuhe"r- Resulü belliğ ma unzile ileyke. ayetinin inişidir. Haccet-ül Kemal ve Haccet-üt Tamam denilmesinin sebebi de, El-yevme ekmeltu lekum dinekum ve etmemtu aleykum ni"meti ayetinin inişidir.

kabileler hakkında

$
0
0
merhaba hepinize hayırlı ramazanlar yarenki kabilesini daha önce duyan veya bilen bir arkadaşımız var mı varsa özellikleri nedir anlatırsa sevinirim

Hoş geldin LeonLev

Prostat ve Yakı Otu Mucizesi

$
0
0
Prostat ve Yakı Otu Mucizesi

YAKI OTU ( Epilobium parviflorum )

Bir keresinde bir aile babasından şöyle bir mektup almıştım:"Size yalvarıyorum, sağlığımı kazanmak için bana bir yol gösterin ve aileme sağlıklı babalarını tekrar kazandırın."1961 yılında prostat iltihabı olmuş. Bir hastaneden diğerine gitmiş, doktorlar ameliyat etmemişler, umutsuz bir haldeymiş.bağırsakları her çalıştığında dışkısında kan ve irin varmış. Kullandığı kimyasal ilaçlar neticesinde onikiparmak bağırsağı ülseri, karaciğer sorunları oluşmuş. Daha çok hastalanmış. Doktorları ilaçları bıraktırmış. Sonra ameliyat olmuş buna rağmen iltihap tam anlamıyla temizlenmemiş. Tekrar kullandığı ilaç ve iğneler hastalığını daha da kötüleştirmiş. En son ısırgan otu ve kendisine tavsiye edilen bir çay karışımını içmiş. Bu çaylar iyi gelmiş işe tekrar dönebilecek kadar iyileşmiş.
Eğer prostat sorunlarını tedavi eden yakı otunu bilseydi bu belaların hepsinden kurtarabilirdi kendini.
Bitkinin yaprakları, sapları ve çiçekleri toplanır, toplanırken gövdesinin ortasından kesilir, böylece yeni sürgünler verebilir.
En kötü durumlarda bile bitkinin sadece 2 bardak çayı içilir. Sabahları aç karına 1 bardak, akşamları bir bardak.
Gençken, kayınpederim prostat bezi büyümesinden dolayı vefat etti. Bitkiler hakkında çok bilgili bir komşumuz bir gün bana yakı otunu gösterdi ve eğer kayınpederin bu bitkiyi bilseydi hâlâ yaşıyor olabilirdi, sen daha çok gençsin bunu aklında tut belki ilerde başkalarına lazım olur demişti.
Fakat fazla önemsemedim. Ama annem uyguladı bu tavsiyeyi ve her yıl bitkiyi toplayıp mesane ve böbrek rahatsızlıkları olan pek çok insana yardımcı oldu.
O kadar etkili bir bitkidir ki prostattan kaynaklanan bütün şikâyetler bir anda yok olur.
İdrarını sadece damlalar yapan, ameliyat olacak pek çok insan 1 bardak çayla rahatladı.

Tabi ki tam bir iyileşme için çay belirli bir süre içilmelidir. Annem vasıtasıyla mesane kanseri teşhisi konmuş ve 3 ameliyat geçirmiş bir hasta duydum. Yakıotu tavsiye ettim. Daha sonra doktorundan iyileştiğini duydum. Bu benim daha şifalı bitkilerle ilgilenmediğim zamanlarda olmuştu. Fakat bu olay beni çok etkiledi. Annem "ben ölünce yakı otunu evde bulundurmayı unutma" derdi.1961 yılında vefat etti ve ben o sene yakı otu toplamayı unuttum. Bir operasyon sırasında doktorumdan bir tanıdığımızın mesane kanseri teşhisiyle hastanede olduğunu öğrendim.
Yakı otu aklıma geldi, doktor şifalı bitkilere karşı olmamasına rağmen artık yapacak bir şeyin olmadığını söyledi.
Ben de yakı otu toplamamıştım ve maalesef ekim ayının ortalarındaydık. Yine de yazın bitkiyi gördüğüm bir yere gittim biraz yeşil bitki gördüm, topladım. Bunu hastanın karısına gönderdim, sabah aç karına bir bardak, akşam 1 bardak olmak üzere günde 2 bardak içti 14 gün sonra doktor adamın daha iyi olduğunu söylemek için beni aradı. Gülerek" senin bitkiler işe yarıyor" dedi. Bu olaydan sonra yüzlerce insana bu bitkiyle yardımcı oldum.
Prostattan rahatsız pek çok insan ameliyata gerek kalmadan rahatsızlıklarından kurtuldu. Prostat ameliyatı geçirenler ameliyat sonrası yaşanan yanma ve diğer şikâyetler için kullanabilirler.

KULLANIMI
Çayı:1 tepeleme çay kaşığı bitki çeyrek litre(1 su bardağı) kaynar suyla 3 dakika demlenir. Günde sadece 2 bardak içilir,1 bardak sabah aç karına,1 bardak akşam yemekten yarım saat önce.okey


Forumdaki Chat'in altındaki reklamları da her gün 1 defa tıklayalım.teyteyokey

Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 30 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.okey

Evden Kaçan Eşini Geri Döndür

$
0
0
Fatiha Suresiyle Evden Kaçan Eşini Geri Döndür-Celb

CELB ETMEK İÇİN
Matlubunun saçından yedi ( 7 ) adet kıl al ve Fatiha suresini şu tertip üzere yaz.

اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ اَلرَّحْمَنِ
الم الم الم الم كهيعص
الرَّحِيمِ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ اِيَّاكَ
حمعسق طه طس طسم المر
نَعْبُدُ وَاِيَاكَ نَسْتَعِينْ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ
المر المر الم المص يس
الْمُسْتَقِيمْ صِرَاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ
ص حم حم حم حم
غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَالضَّالِينَ آمِينْ
حم حم حم ق ن
قَلْبَ فُلاَنَةَ بِنْتِ فُلاَنَةَ
Elhamdü Lillahi Rabbil Alemin Errahman
E.L.M. E.L.M. E.L.M. E.L.M. K.H.Y.A.S
Errahim Maliki Yevmid Din İyyake
H.M.A.S.K T.H. T.S. T.S.M. E.L.M.R
Na’büdü Ve iyyake Nestein İhdines Sıratal
E.L.M.R E.L.M.R E.L.M. E.L.M.s. Y.S.
Müstakim Sıratal Lezine Enamte Aleyhim
S H.M. H.M H.M. H.M.
Ğayril Mağdubü Aleyhim Veladdallin Amin
H.M H.M H.M K. N.
Kalbe fülanete binti fülaneh .
Yazdıktan sonra yedi adet saçı yazdığın nüshanın içine koyup güzelce sardıktan sonra sağ pazuna bağla. Yedi gün nüsha sağ pazunda dursun. Şayet matlubun gelmezse sekizinci gün nüshayı çıkarıp açtıktan sonra ateşe at ve yak. Allah ( c.c.) ın izniyle matlubun yanına gelir. Bu mesele sahih olup mücerrebdir .

Uyunel Hakayik
İdris ÇELEBİ

Chat bölümünün hemen altındaki reklamı günde 2-3 defa tıklayıp formumuza destek olalım arkadaşlar.teyteyokey

Değerli üyelerimiz lütfen forumdaki konulara yorumlar yazınız,sorular sorunuz,konular açınız,Konulara mesajlar yazınız ve chat bölümündeki sohbetlere katılınız.Sizleri forumda daha aktif görmek isteriz.Hep birlikte forumumuzu canlı tutalım.:Dokey
Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 15 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.teyteyokey

Hoş geldin slalom

$
0
0
Merhaba @slalom foruma hoş geldiniz!

Salavati tüncinanin havassı-her türlü dilek için

$
0
0
SALAVATİ TÜNCİNA NIN HAVASSI

HER TÜRLÜ DİLEK İÇİN

İstemiş olduğun her türlü dilek için, Salati Tüncina baha biçilmez müessir bir hazinedir.

Salati Tüncina yı okumadan önce şu mübarek duayı bir (1) defa okursun.

بِسْم اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يَاظَاهِرُ يَابَاطِنُ يَامُتَعَالُ قَوْلُهَُ
الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنْفَخُ فِى الصُّورِعَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَالْحَكِيمُ الْخَبْيرُ

Bismillahirrahmanirrahim. Ya Zahiru Ya Batınu Ya Mütealü Kavlühül hakku ve lehül mülkü yevme yünfahu fis suri alimül ğaybi veş şehadeti ve hüvel Hakimül habir.

Bu duadan sonra otuz (30) defa Salati Tüncinayı oku. Salati Tüncina budur:

اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِناَ مُحَمَّد ٍوَعَلى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَواةً تُنْجِينَا بِهَا مِنْ جَمِيعِ اْلاَهْوَالِ وَاْلآفَاتِ وَتَقْضِى لَنَا بِهَاجَمِيعَ الْحَاجَاتِ وَتُطَهِّرُنَا بِهَامِنْ جَمِيعِ السَّيِّآتِ وَتَرْفَعُنَابِهَا عِنْدَكَ اَعْلى الدَّرَجَاتِ وَتُبَلِّغُنَا بِهَا اَقْصَى الْغَايَاتِ مِنْ جَمِيعِ الْخَيْرَتِ فِى اَقْضَى الْغَايَاتِ مِنْ جَمِيعِ الْخَيْرَتِ فِى الْحَيَاتِ وَبَعْدَ الْمَمَاتِ
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammedin salatan tüncina biha min cemiıl ehvali vel afati ve takdı lena biha cemial hacati ve tütahhiruna biha min cemiıs seyyiati ve terfeuna biha ındeke a’led derecati ve tübelliğuna biha aksal ğayati min cemiıl hayrati fil hayati ve ba’del memat .

Salati Tüncinayı otuz (30) defa okuduktan sonra, bir defa şu duayı okursun.

اَللَّهُمَّ يَامُحَوِّلَ الْحَوْلِ وَاْلاَحْواَلِ حَوِّلْ حَالِى اِلَى اَحْسَنِ الْحَالِ

Bismillahirrahmanirrahim Allahümme ya muhavvilel havli vel ahvali havvil hali ila ahsenil hal.
Bundan sonra yüzbir (101) defa şu duayı oku:

عَزَمْتُ عَلَيْكُمْ يَاعَبْدُ الْبَاسِطُ وَيَاعَبْدُ الْوَهَّابُ وَيَاعَبْدُ الْخَلاَّقُ وَيَاعَبْدُ الرَّزَّاقُ وَيَاعَبْدُ الْمُغْنِى وَيَاعَبْدُ الْمُغِيثُ اَغِيثُونِى بِغَوْثَةٍ وَاَجِيبُونِى بِاِجَابَةٍ وَاَطِيعُونِى بِاِطَاعَةٍ وَانْظُرُونِى بِنَظْرَةٍ وَارْحَمُونِى بِرَحْمَةٍ وَحَصِّلُوا مُرَادِى وَمَقْصُودِى بِحُرْمَةٍ آيَاتِ الله ِالْعَظِيمِ وَاَسْمَاءِ اللهِ الْقَدِيمِ وَحَبِيبُ اللهِ الْكَرِيمِ وَصَلَّى اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَآلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Azemtü aleyküm Ya Abdül basitu ve Ya Abdülveh habü ve Ya Abdülhallaku ve Ya Abdürrezzaku ve Ya Abdülmuğni ve Ya Abdülmuğisü eğisüni bi ğavsetin ve ecibüni bi icabetin ve etıuni bi itaatin venzurini bi nazratin verhamuni bi rahmetin ve hassılü muradi ve maksudi bi hürmetin ayatillahil azimi ve esma illahil kadimi ve habibüllahil kerimi ve sallallahü ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmeine velhamdü lillahi rabbil alemin.

Bundan sonra Bin (1000) defa Salati Tüncina yı okur ve okuduktan sonra, bir defa şu duayı okursun:

اَللَّهُمَّ نَجِّنَابِشَرَفِ الصَّلَواةِ وَعَافِنَا بِعِنَايَةِ الصَّلَواةِ اَللَّهُمَّ سَخِّرْلِى مَطْلُوبِِى بِقِرَائِةِ الصَّلَواةِ وَسَخِّرْلِى مَقْصُودِى بِنُورِالصَّلَوةِ وَبِحُرْمَةِ كَلاَمِكَ الْقَدِيمِ وَرَسُولِكَ الْكَرِيمِ وَبِحُرْمَةِ جَمِيعِ اْلاَنْبِيَاءِ وَالْمُرْ سَلِينَ يَاقَضِى الْحَاجَاتِِ فِى هَذِهِ السَّاعَةِ يَادَافِعُ الْبَلِيَّاتِ يَاوَلِىُّ الْحَسَنَاتِ يَامُجِيبَ الدَّعْوَاتِ َوصَلَّى الله ُعَلَـى سَيِّدِ نَا مُحَمَّدٍ
وَآلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

Allahümme neccina bi şerefis salati ve afina bi ınayetis salati Allahümme sehhirli matlubi bi kıraetis salati ve sehhirli maksudi ve bi nuris salati ve bi hürmeti cemiıl enbiyai vel mürseline ya kadıyel hacati fi hazihis saati ya dafiul beliyyati ya veliyyül hasanati ya mücibed da’vati ve sallallahü ala seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmein.

Böylece okumanı tamamlarsın. Aşağıdaki iki Vefkte Salati Tüncinanın vefkidir. Bu iki vefki ve etrafınada Salati Tüncinayı yazıp, devamlı üzerinde taşırsan, olacak olan acaiplikleri Allah Teala'nın izniyle görürsün.

Ey Talip ! Sen bu sırrı iyi anla ve iyi fehim et. İrşad olursun. Allah c.c. muvaffak edicidir.

Yazılacak Vefkler budur: Konuya çok istek gelirse Vefkleri akşama eklerimokey

Chat bölümünün hemen altındaki reklamı günde 2-3 defa tıklayıp formumuza destek olalım arkadaşlar.teyteyokey

Değerli üyelerimiz lütfen forumdaki konulara yorumlar yazınız,sorular sorunuz,konular açınız,Konulara mesajlar yazınız ve chat bölümündeki sohbetlere katılınız.Sizleri forumda daha aktif görmek isteriz.Hep birlikte forumumuzu canlı tutalım.okey
Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 15 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.okey

Çok Meşhur Çevirgel Aşk Duası-Tam Hali

$
0
0
Çok Meşhur Çevirgel Aşk Duası-Tam Hali

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ يس وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ عَلَى سِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ تَنْزِيلُ الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ لِتُنْذِرَ قَوْمًامَااُنْذِرَ اَبَاؤُهُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ لَقَدْحَقَّ الْقَوْلُ عَلَى اَكْثَرِ هُمْ فَهُمْ لاَيُؤْمِنُونَ اِنَّا جَعَلْنَافِى اَعْنَاقِهِمْ اَعْلاَلاً فَهِى َاِلَى اْلاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْدِيهِمْ سَدًاوَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَاَغْشَيْنَاهُم ْفَهُمْ لاَيُبْسِرُونَ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ اِذَاجَاءَ نَصْرُ اللهِ وَالْفَتْحُ وَرَ اَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِى دِينِ اللهِ اَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَعْفِرْهُ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ بِسْـمِ اللهِ وَبِاللهِ وَمِنَ اللهِ اَللَّهِكْ اَمْرِيْلَهْ پَيْغَمْبَرِيمِزْ عَلَيْهِ السَّلاَمِكْ قَوْلِيْلَهْ آيْدَانْ كُذَلِّكْ اَلْدِمْ كُونَشْدَنْ نُورْ اَلْدِمْ اَلْتُونْدَانْ قِيْـمَتْ اَلْدِمْ كُومُشْدَنْ حُرْمَتْ اَلْدِمْ جَوْهَرْدَنْ عِزَّتْ اَلْدِمْ كُوكْدَنْ يُوجَه لِقْ اَلْدِمْ يِـيرْدَنْ اَغِرْلِكْ اَلْدِمْ
صُودَن اَقِنْتِى اَلْدِمْ مِسكْدَنْ قُوقُولُقْ اَلْدِمْ بُو حَمَائِلِى كُتُـورَنْ فُلاَنِكْ قِزِنِيكْكِ اَىْ كِبِى بَخْتِنى اَچِقْ اَيْلَدِمْ كُونْ كِبِى يُوزِينْ نُورْلُوا وَكُونَشْدَنْ مُشَرَّفْ اَيْلَدِمْ يِلْدِيزْ كِبِى اَلْنِينِ شَوقْلِى اَيْلَدِمْ يَرْ كِبِى اَغِـرْ اَيْلَدِمْ اَلْتُونْ كِبِى قِيْمَتْلُوا اَيْلَدِمْ كُمُوشْ كِبِى حُرْمَتْلُو اَيْلَدِمْ جَوْهَرْ كِبِى عِزَّتْلُو اَيْلَدِمْ صُو كِبِى عَزِيزْ اَيْلَدِمْ مِسكْ كِبِى قُوقُولُو اَيْلَدِمْ اَرْدَنْ وَعَوْرَتْدَنْ جَمِيعْ نَاسِكْ مَيَـانِنْدَهْ عَزِيزْ وَحُرْمَتْلُوا اُولْسُونْ فُلاَنَةََ قِزِى فُلاَنَةَ هَرْكَسِينْ يَانِنْدَه زِيْنَتْلُوا اُولْسُونْ اَلْتُونْ كِبِى قِِيْمَتلُو اُولْسُونْ كُمُوشْ كِبِى حُرْمَتْلُوا اُولْسُونْ جَوْهَرْ كِبِى عِزَّتْلُو اُولْسُونْ صُوكِبِى عَزِيزْ اُولْسُونْ مِسكْ كِبِى قُوقُولُوا اُلْسُونْ جُمْلَهْ يَرْيُزُنْدَه كِى خَلْقِكْ كُو زِينِى جُمْلَهْ عَالَمِكْ كُوكْلِنِى وَ مَيْلِنِى عَقْلِنِى فِكْرِينى آرَامِنِى قَرَارِينِى وَحُكْمِنِى وَ كُوذِينِ وَجَانِنِى وَ يُـوزْ مُحَبَّتِنِى وَجَمِيعْ اَعْضَاسِنِى فُلاَنْدَنْ يَكَا چَوِيرْدِمْ بِحَقِّ يُوسُفْ پَيْغَمْبَرِينْ حُسْنِى جَمَالِى كِبِى كُوزَلْ اَيْلَدِمْ هَرْ كُورَنْ عَاشِقْ اُولْسُونْ اَللَّهُمَّ يَاعَزِيزِ تُعَزَّزَتْ وَالْعِزَّةِ فِالْعِزَّةِ عِزَّتِكَ يَاعَزِيزِكُونْ طُوغْدِى بَنْ طُوغْطُومْ كُونُكْ نُورِينِ اَلْنِمَهْ قُويْدُومْ فُلاَنِ ابْنِ فُلاَنَةَ بَكَاعَاشِقْ اُولْسُونْ اَللّهُمَّ يَانُورِ تَنَوَّرَتَ تَنَوُّرُ فِى النُّورِ نُورِكَ يَانُورُ اَىْ طُوغْطُو بَنْ طُوغْطُومْ اَيِكْ نُورِيْلَهْ نُورْلَنْدِمْ هَرْكُورَنْ بَكَا عَاشِق ْاُولْسُونْ بِحَقِّ يَاكَرِيمُ يَااَللهُ يَارَحِيمُ بِحَقِّ كهيعص وَبِحَقِّ حمسق وَبِحَقِّ ن وَالْقَلَمِ وَمَايَسْطُرُونَ مَا اَنْتَ بِنِعْمَةَ رَبِّكَ بِمَجْنُونَ بُو حَمَائِلِى كُتُوركْ فُلاَنِكْ قِزِينَهْ فُلاَنِكْ اُوغْلِى نِكْ كُوكْلِنِى مَيْلِنِى عَقْلِنِى فِكْرِنِى سَوْدَاسِنِى وَعَشْقِى وَاُوچْيُزْ اَليْمِشْ اَلْتِى دَمَرِينِى وَجَمِيعْ اَعْضَاسِنِى چَوِرْدِمْ بِحَقِّ اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَانَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ اَلاَّ تَعْلُوا عَلَىَّ وَأْتُونِى مُسْلِمِينَ وَدَخِى يُوزْ يِكِرمِى دُرتْبِيكْ پَيْغَمْبَرْلَرِينْ مُعْجِزَاتِيْلَهْ وَجُمْلَهْ مَشَايِخْلَرِينْ هِمَّتِيْلَهْ لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللهُ اَللَّهِكْ عِنَايَتِيْلَهْ مُحَمَّدٍ رَسُولُ اللَّهِكْ شَفَاعَتِيْلَهْ اَللَّهِكْ بِرْلِكِيچُونْ بُوحَمَِائِلِى كُتُورَنْ فُلاَنْ قِزِنِينْ اِرَاقْدَه وَيَقِينْدَهْ قُتُودَهْ قُومْشُودَهْ اُولاَنْ دُشْمَنْلَرِينِكْ اَغِزْلَرِينْ وَدِللَّرِينْ بَغْلَدِمْ بَغْلَنْسُونْ بَغْلُوا اُولْسُونْ وَدَخِى اَللهُ تَعَالَى جَلَّ شَانُهُ بِرْدِرْاَللهُ تَعَالَنِينْ بِرْ لِكِچُونْ يَتْمِشْ اِيكِى مِلَّتِينْ كُوزِينْ دِيلِينْ اَغْزِينْ بَغْلَدِمْ بَغْلَنْسُونْ بَغْلُوا اُولْسُونْ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ َقُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمُ بِرْلَهْ اَرْدَنْ وَعَوْرَتْدَنْ وَمُنَافِقْدَنْ بُو حَمَائِلِى كُتُرَنْ فُلاَنِكْ حَقِّنْدَهْ يَرَامَزْلِقْ اِدَنْلَرِينْ كُوزْلَرِينْ وَقُولَقْلَرِينْ وَاَغِزْلَرِينْ وَدِللَّرِينْ بَغْلَدِمْ بَغْلَنْسُونْ بَغْلُوا اُولْسُونْ وَلاَحَوْلَ وَلاَقُوَّةَ اِلاَّبِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ اَللَّهُمَّ فَسَحَرَلَنَا وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْـشَيْنَا هُمْ فَهُمْ لاَ يُبْسِرُونَ جُمْلَهْ نَاسِكْ دِلِينْ اَغْزِينْ بَغْلَدِمْ بَغْلَنْسُونْ بَغُْلـُوا اُولْسُونْ وَجَمِيعْ دُشْمِنْلَرِينْ اَغِزِينْدِلِينْ بَغْلَدِمْ بَغْلَنْسُونْ وَبَغْلُوا اُولْسُونْ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْىٌ فَهُمْ لاَ يَعْلَمُونْ بِرْلَهْ صَاغِمْدَه صُولُمْدَهْ اَرْدِمْدَهْ اُوكُومْدَهْ اُولاَنْ دُشْمَنْلَرِينْ دِلِينْ اَغْزِينْ بَغْلَدمْ بَغْلَنْسُونْ بَغْلُوا اُولْسُونْ وَدَخِى اَلْتِى بِيكْ اَلْتِيُوزْ اَلتْمِشْ اَلْتِى آيَتْ قُرْاَنْدَهْ وَيَدِى سَيَّارَهْ وَيِكِرْمِى دُوقُوزْ حُرُوفِ هَجَابِرْلَهْ وَدَخِى بِيكْ كَرَّهْ يَااَللهُ دِيدِمْ وَبِيكْ كَرَّهْ يس شَرِيفِى بَاشِـمِهْ طَاچْ اَيْلَدِمْ وَبِيكْ كَرَّهْ اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ سُورَه سِنِى صَاغْ يَانِمَهْ اَلْدِمْ وَبِيكْ كَرَهْ تَبَارَكَ سُـورَهْ سِنِى صُولْ يَانِمِهْ اَلْدِمْ وَ بِيكْ كَرَهْ تَبَّتْ وَبِيكْ كَرَهْ اِخْلاَصْ شَـرِيفْ وَبِيكْ كَرَهْ اَيَتَ الْكُرْسِى وَبِيكْ كَرَهْ آمَنَ الرَّسُولِ اَيَتْلَرِينِى چَوْرَهْ يَانِمَهْ يَدِى قَاتْ حِصَارْ اَيْلَدِمْ فُلاَنْ اِبْنِ فُلاَنَةَ قُولُومْ وَمَفْتُونُمْ اُولْسُونْ كُوكْلِنِى مَيْلِنِى عَقْلِنِى فِكْرِنِى سَوْدَاسِنِى عَشْقِنِى وَيُزْمُحَبَّتِنى وَكُوذِنِى وَجَانِنِى وَحُكْمُنِى اَرَامِـنِى قَرَارِنِى وَ 366 طَمَرِينِ وَجَمِيعْ اَعْضَـاسِنِى فُلاَنْدَنْ يَنَا چَـوِرْدِمْ بَنْدَن غَيْرِيسِبِى كُورْمَسُونْ عَشْقِمدَنْ دَلِى دِيوَانَهْ اُولْسُونْ يَانْسُونْ طُوتُشْسُونْ كَنْدُونِكْ نَهْ اُولْدِيغِكْ بِلْمَسُونْ سَرْكَرْدَانْ اُولْسُـونْ اِلَهِى يَارَبِّ كُوكْدَهْ اُولاَنْ فَرِشْتَهْلَريكِْ حَقيِّچُونْ وَلَوْحِ مَـحْفُوظْ حُرْمَتِى چُـونْ وَدَخِـى 18000 عَالَمْ حُرْمَتِيچُونْ وَ نُوحْ نَجِىُّ اللهْ عَلَيْهِ السَّلاَمْ طُوفَانْدَنْ خَلاَصْ اُولُوبْ طَبْحِ اِيْلَدِكِى عَـاشُورَهْ سِيچُونْ وَحَضْرَتِِ يُوسُفْ عَلَيْهِ اسَّلاَمِكْ مَحْپُوسْدَنْ خَلاَصْ اُولْدِيغِى حُرْمَتِيچُونْ وَحَضْرَتِ دَاوُدْ پَيْغَمْبَرِينْ زِرْحِى اِيچُونْ وَسَحَرْ وَقْتَنْدَهْ آهِى ذَارْ اِيدَنْ قُوللَّـرِينْ ذَارِ اِيچُونْ وَصَـادِقْ مُؤْمِنْ قُوللَّرِينْ صِدقِى اِيچُونْ عِـيسَى رُوحُ اللهْ حَقِّيچوُنْ بَيْتِ الْمَعْمُورْ وَبَيْتِ الْحَرَامْ حُرْمَتِيچُونْ بُوحَمَائِلِى كُتُورَنْ فُلاَنْ اُوغْلِى فُلاَنِكْ كُوذِينَهْ شِيرِينْ وَكُوذَلْ كُوسْتَرْ كَلْ يَارَبِّ يَارَبِّ فُلاَنِكْ عَقْلِنِى فِكْرِنِى مَيْلِنِى سَوْدَاسِنِى وَعَشْقِنِى وَحُكْمُنِى اَرَامِنِى وَقَرَارِينِى وَجَانِنِى وَكُذِينِى وَيُزْمُحَبَّتِنِى وَ366 طَمَرينِى وَجَمِيعْ اَغْضاَسِنِى فُلاَنْدَنْ يَكَا چَوِرْ كَلْ وَلاَحَوْلَ وَلاَقُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ ذَمِينِ آسُماَنْ عَرْشَ وَكُرْسِيَّه دَكِينْ لاَاِلَهَ اِلاَّ اللهِ مُحَمَّدٍ رَسُولُ اللهِ حَقِّيچُونْ يُوحَمَائِلِ كُتُورنْ فُلاَنْ اُوغْلِنِى جُمْلَهْ خَلْقِينْ اِيچِينْدَهْ وَجُمْلَهْ نَاسِكْ يَانِنْدَهْ شِرِينْ وَعَزِيزْ وَحُرْمَتْلُوا وَمُحَبَّتْلُوا اَيْلَهْ يَارَبِّ اَللَّهُمَّ بِحَقِّ لاَاِلَهَ اِلاَّ اللهِ مُحَمَّدٍ رَسُو لُ الله ِوَبِحُرْمَةِ اِلَهِى آدَمَ وَحَوَّاءْ وَبِحُرْمَةِ سُلَيْمَانْ ابْنِ دَاوُدْ عَلَيهِمَا السَّلاَمُ وَبِحُرْمَةِِ آمِينَ يَارَبَّ الْعَالَمِينَ يَااَللهَ ا ب ت ث ج ح خ د ذ ر ز س ش ص ض ط ظ ع غ ف ق ك ل م ن و هـ لا ى وَلاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلااَّ بِا للهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ خَتَمَ اللهَ عَلَى قُلُوبِهِمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَىَ اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ اَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَاَغْشَيْنَا هُمْ فَهُمْ لاَيُبْسِرُونَ وَاللهُ مِنْ وَرَائِهِمْ مُحِيطٌ بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَجِيدْ فِى لَوْحٍ مَحْفُوظٍ وَلاَحَوْلَ وَلاَقُوَّةَ اِلاَّبِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمْ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِى خَلَق السَّمَواَتِ وَاْلاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُو بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ

Bismillahirrahmanirrahim. Yasin vel kuranil hakim. İnne keleminel mürselin. Ala sıratın müstakım. Tenzilül azizir rahim. Litünzira kavmen ma ünzira abaühüm fehüm gafilün. Lekad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü’minun. İnna cealna fi a’na kıhim ağlanen fehiye ilel ezkani fehüm mukmehun. Vecealna min beyni eydihim seddev ve mim halfihim sedden feağşeynahüm fehüm la yübsirun. Bismillahhirrahmanirrahim. Izaca enas rullahi velfeth. Veraeyten nase yedhulune fi dinillahi efvaca fesebbih bi hamdi rabbike vestağfirhü innehü kane tevvaba. Bismillahirrahmanirrahim. Nasrun minallahi ve fethun karibün ve beşşiril mü’minin. Bismillahi ve billahi ve minallahi Allahın emriyle ve peygamberimiz aleyhisselamın kavliyle aydan güzellük aldım. Güneşten nur aldım. Altundan kıymet aldım. Gümüşten hurmet aldım. Cevherden ızzet aldım. Gökten yücelik aldım. Yirden ağırlık aldım. Sudan akıntı aldım. Miskten kokuluk aldım. Bu hamaili götüren fülanın kızının ay gibi bahtını açık eyledim. Gün gibi yüzin nurlu ve güneşten müşerref eyledim. Yıldız gibi alnın şevkli eyledim. Yir gibi ağır eyledim. Altun gibi kıymetli eyledim. Gümüş gibi hürmetlü eyledim. Cevher gibi ızzetlü eyledim. Su gibi aziz eyledim. Misk gibi kokulu eyledim. Erden ve avretden cemi nasın meyanında aziz ve hurmetlü olsun. Filane kızı filane hergezin yanında ziynetlü olsun, altun gibi kıymetli olsun, gümüş gibi hurmetlü olsun, cevher gibi izzetlü olsun, su gibi aziz olsun, misk gibi kokulu olsun, cümle yir yüzündeki halkın gözini cümle alemin gönlini ve meylini aklını fikrini eramını kararını ve hükmini ve gözini ve canını ve yüz muhabbetini ve cemi azasını filandan yana çevirdim. Bi hakki Yusuf Peygamberin hüsni cemali gibi güzel eyledim. Her gören aşık olsun. Allahümme ya Azizi tüazzezed vel izzeti fil izzeti izzetike ya aziz. Gün doğdi ben doğdum, günün nurini alnımah koydum, fülan ibni fülaneh baga aşık olsun. Allahümme ya nuri tenevverte tenevvirü fin nuri nurike ya nuru. Ay doğdi ben doğdum, ayın nuriyle nurlandım, her gören baga aşık olsun. Bi hakki ya Kerimü ya Allahü ya Rahimü bi hakkı Kef He Ye Ayın Sat ve bihakki Ha Mim Ayın Sin Kaf. Ve bi hakkı Nun vel kalemi vema yesturun. Ma ente bini’mete rabbikebi mecnun. Bu hamaili götüren fülanın kızına fülanın oğlunun gönlüni, meylini, aklını, fikrini, sevdasını ve aşkını ve 366 damarını ve cemi’ azasını çevirdim. Bi hakkı İnnehü min süleymane ve innehü Bismillahirrahmanirrahim. Ella ta’lü aleyye ve’tüni müslimin. Ve dahi yüzyirmidörtbin Peygamberlerin mucizatiyle ve cümle meşayıhların himmetiyle La ilahe illallah. Allahın inayetiyle Muhammed Rasulullahın şefaatiyle Allahın Birliği içün bu hamaili götüren filan kızının irakde ve yakında kötüde komşuda olan düşmanlarının ağızların ve dillerin bağladim bağlansun bağlu olsun. Ve dahi Allahü teala celle şanihü birdir. Allahü Tealanın birliği içün 72 milletin gözin, dilin ,ağzin bağladım bağlansun bağlu olsun. Vela havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim. Birleh erden ve avretten ve münafıktan bu hamaili götüren filanın hakkında yaramazlık idenlerin gözlerin kulakların ağızların ve dillerin bağladım bağlansun bağlu olsun. Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim Allahümme feseheralena. Vecealna min beyni eydihim sedden ve min halfihim sedden feağşeynahüm fehüm la yübsirun. Cümle nasın dilin ağzın bağladım bağlansun bağlu olsun. Ve cemi düşmanların ağzın dilin bağladım bağlansun ve bağlu olsun. Sümmün bükmün umyün fehüm la ya’lemün. Birleh sağımda solumda ardımda önümde olan düşmanların dilin ağzın bağladım bağlansun bağlu olsun. Ve dahi 6666 Ayet Kuranda ve 7 seyyare ve 29 hurufi heca birleh ve dahi 1000 kere ya Allah didim ve bin kere Yasini şerifi başıma tac eyledim. ve bin kere İnna fetahna leke suresini sağ yanıma aldım ve bin kere Tebareke suresini sol yanıma aldım ve bin Tebbet ve bin İhlası şerifi ve bin Ayetel kürsi ve bin Amenar rasuli ayetlerini çevre yanıma yedi kat hisar eyledim. Filan ibni filane kulum ve meftunum olsun gönlini meylini aklını fikrini sevdasını aşkını yüz muhabbetini ve gözini ve canını ve hükmini eramını kararını ve 366 damarını ve cemi azasını filandan yana çevirdim. Benden ğayrisini görmesün, aşkımdan deli divane olsun, yansun tutuşsun, kendünin ne olduğun bilmesin, serkerden olsun. İlahi Yarabbi gökte olan feriştehlerin hakkiçün ve levhi mahfuz hurmetiçün ve dahi 18000 alem hurmetiçün ve Nuh Neciyullah Aleyhisselam tufandan halas olup tabhı iylediği aşuresiçün ve Hazreti Yusuf Aleyhisselamın maphustan halas oldiği hürmeti içün ve Hazreti Davut Peygamberin zırhı içün ve seher vaktinde ahizar iden kulların zari içün ve sadık mü’min kulların sıtkı içün İsa ruhullah hakkı içün beyti mamur ve beytil haram hürmetiçin bu hamaili götüren filan oğlu filanın gözüne şirin ve güzel göster gel. Yarabbi filanın oğlini fikrini meylini sevdasını ve aşkını ve hükmini eramını ve kararını ve canını ve gözini ve yüz muhabbetini ve 366 damarını ve cemi azasını filandan yana çevir gel Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim. Zemini asuman arş ve kürsiye değin La İlahe illallahi Muhammedir Rasulullah hakkiçün. Bu hamaili götüren filan oğlunu cümle halkın içinde ve cümle nasın yanında şirin ve aziz ve hürmetlü ve muhabbetli eyle.Yarabbi. Allahümme bi hakkı La ilahe illallahi Muhammedir rasulullahi ve bi hurmeti ilahi ve bi hürmeti Amin Ya Rabbel alemin Ya Allahü elif be te se cim ha hı dal zel ra ze sin şın sat dat tı zı ayın ğayın fe kaf kef lam mim nun vav he lamelif ye. Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim. Hatamallallahü ala kulubihim ve ala semihim ve ala ebsarihim ğışavetün ve lehüm azabün azim. Ve cealna min beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden feağşeynahüm fehüm la yübsirün. Vallahü min veraihim muhid. Bel hüve kuranın mecit. Fi levhin mahfuz. Vela havle vela kuvvete illa billahi aliyyil azim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdü lillahillezi halakas semavati vel arda ve cealez zulimati vennura sümmellezine keferü bi rabbihim ya’dilün.

Uyunel Hakayik
İdris ÇELEBİ


Chat bölümünün hemen altındaki reklamı günde 2-3 defa tıklayıp formumuza destek olalım arkadaşlar.teyteyokey

Değerli üyelerimiz lütfen forumdaki konulara yorumlar yazınız,sorular sorunuz,konular açınız,Konulara mesajlar yazınız ve chat bölümündeki sohbetlere katılınız.Sizleri forumda daha aktif görmek isteriz.Hep birlikte forumumuzu canlı tutalım.:Dteytey
Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 15 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.teytey

TEHLİKELERDEN EMİN OLMAK İçin-Arzuhal

$
0
0
TEHLİKELERDEN EMİN OLMAK İçin-Arzuhal

Bir tehlikeden kurtulmak için:
Allah Teala hazretlerine şu tertip üzere bir arzuhal yazıp, bu yazdığını bir akar suya bırak.
Ben bu ameli denedim. Bu konuda daha ne yazayım bilmemki azizim. (Mütercim Küftü Osman Şakir)
Yazılacak dua budur:

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مِنَ الْعَبْدِ الذَّلِيلِ اِلَى الْمَوْلَى الْجَلِيلِ رَبِّ اِنِّى مَسَّنِىَ الضُّـرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ اَللَّهُمَّ بِحَقِّ مُحَمَّد ٍوَآلِ مُحَمَّدْ اِكْشِفْ ضُرِّىٌّ وَهَمِّىٌّ وَفَرِّجٌ وَغَمِّىٌّ

Bismillahirrahmanirrahim. Minel abdiz zelili ilel mevlel celili rabbi inni messeniyel durru ve ente erhamurrahimin. Allahümme bi hakki Muhammed in ve ali Muhammed ikşif durriyyün ve hemmiyyün ve ferricün ve ğammiyyün.

Uyunel Hakayik
İdris ÇELEBİ

Chat bölümünün hemen altındaki reklamı günde 2-3 defa tıklayıp formumuza destek olalım arkadaşlar.teyteyokey

Değerli üyelerimiz lütfen forumdaki konulara yorumlar yazınız,sorular sorunuz,konular açınız,Konulara mesajlar yazınız ve chat bölümündeki sohbetlere katılınız.Sizleri forumda daha aktif görmek isteriz.Hep birlikte forumumuzu canlı tutalım.:mad:oyoyokey
Sayın üyelerimiz Chat Sohbetlerinden faydalanmanız için 15 mesaj,Forum hocalarından ücretsiz bakım hizmetinden faydalanmak için ise 50 mesaj,E-kitap indirebilmeniz için 100 mesajınız olması gerekir.Lütfen forumdaki konulara yorumlar ve mesajlar yazarak forumda katılımcı ve aktif olunuz.okey

Salavatlar

$
0
0
1-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammedin bi adedi ilmike.

Manası: Ey Allahım ! efendimiz Hz. Muhammed'e (S.A.V.) ve efendimiz Hz.Muhammedin (S.A.V.) aline nihayetsiz olan ilminin adedince salatu selam ve bereketler ihsan eyle.


2- Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin el-müştemili alel hakayiki.

Manası:ALLAH'ım, Efendimiz MUHAMMED üzerine bütün hakikatlar ile O'na salat ve selam eyle


3-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Muhammedin ve sellim.

Manası:Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(Rahmet et, selametlik ver.)

Riyâzül Ehadis adlı kitaptan alınmıştır. Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Cennette bir ağaç vardır ve ismi Mahbube' dir. Ak meyvesi olur, nardan küçük elmadan büyük, sütten ak, baldan tatlı ve kaymaktan yumuşaktır. O meyveden ancak bu salavata devam edenler yer."


4-Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammedin hatta yebka minessalati şey'ün, verham Muhammeden ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minerrahmeti şey’ün ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minel bereketi şey’ün ve sellim ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minesselami şey'ün.

Manası: (Ey Allah'ım, Muhammed Mustafa'ya ve aline öyle rahmet eyle ki rahmetinden onlara kavuşmayan asla bir şey kalmasın. Muhammedi ve alini öyle esirge ki onlara ulaşmayan asla rahmet kalmasın. Muhammed Mustafa'ya ve O'nun aline öyle salat ve selam eyle ki onlara kavuşmayan hiç bir selam kalmış olmasın.)

Ezhar adlı kitaptan, İbni Ömer (ra)' den rivayetle: Bir gün Efendimizin huzurunda, bir devenin hırsızlığı sebebiyle iki kişi birbirinden davacı iken deve lisâna gelmiş ve gerçek sahibini söylemişti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (sas) deve sahibine; "Sen ne okudun ki Medine' nin mahalleleri melekler ile doldu ve deve konuştu?", diye sordu. Bunun üzerine adam aşağıdaki salavat-ı şerifeyi okuduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz (sas) de buyurdular ki; "Senin yarın, sıratı geçerken yüzün ayın ondördü gibi nurlu ola!."


5-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin adede ma ehate bihi ilmüke ve ma cera bihi kelamüke.

Manası: Allah'ım, kalemin cari olduğu ve ilmin ihata erdiği kadar Efendimiz Muhammed Mustafa'ya rahmet eyle, salat eyle.


6-Allahümme salli ve sellim ala gayetil âlemine ve ayetil âlemine.

Manas: Allah'ım, Muhammed üzerine alemlerin sayısınca rahmet eyle, mübarek eyle. O'na alemler sayısınca salatü selam olsun.


7-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin kema yenbeği lişerefi nübüvvetihi ve li izami kadrihil azim.

Manası: Ey Allah'ım, Efendimiz Muhammed üzerine rahmet ve bereket kıl ki, şan ve şerefine ve yüce büyüklüğüne layık olsun.


8-Allahümme salli ala men hatemte bihirrisalete ve eyyedtehu binnasri vel kevseri veşşefaati.

Manası: Ey Allah'ım, kendisiyle Peygamberliği hidayete erdirdiğin; yardımın, havzı kevser ve şefaat selahiyetiyle desteklediğin Muhammed Aleyhisselama salat ve selam buyur.


9-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil evvelin.

Manası: Ey Allah'ım, Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed üzerine rahmet eyle, salat ve selam eyle.


10-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil ahirin.

Manası: Ey Allah'ım, sonrakiler arasında da Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed'e rahmet eyle, salat ve selam eyle


11-Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti

Manası:Ey Allah'ım! Hz. Muhammed'e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut'a) indir.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
"Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur."

Kadı İyaz' ın Şifâ-i Şerif Kitabından, Zeydülhab (ra)' dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Kim bu salavatı okursa benim şefaatim ona vacib olur."

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

İmam-ı Malik Hazretlerinin Muvattâ' sında, İmam Ahmed ibni Hambel Hazretlerinin Müsnedinde bulunan ve Ruveyfâ bini Sâbitil Ensâri (ra)' den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun."

Allâhümme enzilhül mak'adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.


12- Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve alel mü'minîne vel mü'minât vel müslimîne vel müslimât

Manası: Allahım ! kulun ve Resulun Hz.Muhammed'e salat (Rahmet) et. Mümin olan erkek ve kadınlara, müslüman olan erkek ve kadınlara da merhamet eyle.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
"Bir kimse malinin çok olmasini istiyorsa, bu suretle salavat okusun."

Ebu Said-i Hudri (ra)' den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Her fakir kimse sadaka verenlerin sevabı kadar sevab almak isterse bu vechile salavat versin."


13-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ emertenâ en nusalliye aleyh,

Ezhâr-ül Ehadis Kitabında, Enes İbni Mâlik (ra)' den rivayetle, Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Şu geçen kimsenin hergün kazandığı kadar hiç kimse amel edemez çünkü Cebrail (as) bana bildirdi ki, bu kimse hergün on defa şu salavâtı verir."


14-Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûliken nebiyyil ümmiyyi.

Enes Ibn-i Mâlik' ten rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;"Kim Cuma günleri bu sekilde salavat getirirse Hak Teâlâ onun seksen yillik günahini affeder "


15- Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ hüve ehlühû, Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ tuhibbü ve terdâ lehû

Ravzatul Ehbab kitabında, Ebubekir Sıddık (ra)' dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) sağ tarafına oturmuşlardı, bu esnada kapıdan birisi girdi ve Efendimiz bu zâtı benimle kendi arasına oturttu. Adam gittikten sonra buyurdu ki; "Bu kişi bana şu şekilde salavat verir, onun için ona ikrâm et."


16- Salavâtullâhi ve melâiketihî ve enbiyâihî ve rusülihi ve cemîi halkihî alâ seyyidinâ Muhammed ve alâ âlihî ve aleyhisselâm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

Riyâzil Müzekkirin kitabından alınmıştır. Hz. Ali (krv) Efendimiz buyurdular ki; "Her kimse günde on kere ve Cuma gününde yüz kere bu şekilde salavat verirse inşallah kıyamet gününde Efendimiz (sas) elinden tutar."

Ihyâ-i Ulûm kitabinda Imam Gazâli buyurmuslardir ki;
"Her kim yedi Cuma, yedişer defa bu şekilde salavat verirse insallah Efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem şefaatine nail olur.


17-.Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede kemalillahi ve kema yeliyku bi kemalih.

70 bin salavat kıymetinde bir salavat olduğu söylenir


18-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devami mülkillah.

Allah'im! Efendimiz Muhammed'e Senin ilminde bulunanlar sayısınca ve mülkün devam ettigi sürece salat ve selam eyle

Hz. Fatıma buyurmuş: Bir kimse bu salavatı bir kere okursa denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa bunun sevabını yazmakla bitiremez.


19- Allâhümme enzilhül mak'adel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti

Manası: Ey Allah'ım! Hz. Muhammed'e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut'a) indir.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
"Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur."
"Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun."


20 *Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahim’e ve Musa ve İsa ve Yusuf ve Yahya ve Eyyüp ve Harun ve İsmail ve İshak ve Yakup ve İdris ve Süleyman ve Zekeriya ve Zülkif ve Hud ve Sit ve Salih ve Zülkarneyn ve Şuayp ve Hızır ve İlyas ve Davut ve Lokman ve Uzeyr ve Yunus ve Lut ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehum minen nebiyyine vel mürselin, salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain

Manası: Allahım ! Hz.Muhammed'e(S.A.V.), Hz.Adem, Hz.Nuh,Hz.İbrahim,Hz.İsa(A.S.V.) ve bunların arasında (gelip geçmiş bütün) peygamberlere rahmet ihsan eyle.


21*Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehli beytihi Mustafa ve ashârihi ve ensârihî ve muhibbîhi ve ümmetihî ve aleynâ meahüm ecmaîn.

Şifa-i Şerif kitabından, Hasan Basri Hazretlerinden rivayetle. Buyurmuştur ki; "Her kim sevgili Peygamber Efendimizin havzından (Kevser Havuzu) içmek isterse, şu şekilde salavat versin."


22-*Subbanallahi ve bihamdihi Subhanallahil azim, estağfirullahe ve etübu ileyh

Manası:Her türlü noksanlıktan münezzeh olan ve kemal sahibi olan Allaha hamd ederim.

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim” derdi.Buhârî, Ezân 123, 139; Müslim, Salât 218-220
Sübhânallahi ve bi-hamdihî zikrinin önemini Resûl-i Ekrem Efendimiz muhtelif ifadelerle dile getirmiştir. 1415 numaralı hadiste geçtiği üzere, bu zikrin “Allah’ın en çok hoşlandığı söz” olduğunu söylemiştir.1413 numaralı hadiste gördüğümüz üzere“Bir kimse günde yüz defa sübhânallahi ve bi-hamdihî derse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır”buyurmuştur. Yine 1442 numaralı hadiste okuduğumuz üzere sübhânallahi ve bi-hamdihî diyen kimseye “cennette bir hurma ağacı dikileceğini” müjdelemiştir. Tövbe ve istiğfâr etmenin faziletini ve değerini ise üzerinde durduğumuz bu konudaki hadislerden anlamaktayız.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbine kavuşacağını bildiği günlerde bu zikri dilinden düşürmemesi, onun önemini göstermeye yeterlidir.
115 numaralı hadiste hem bu rivayet hem de onun benzeri birkaç rivayet bir arada bulunmaktadır. Onlardan öğrendiğimize göre Nebiyy-i Muhterem Efendimiz, hem tesbihi hem hamdi hem de tövbe ve istiğfârı ihtiva eden bu zikri, Mekke’nin fethinden sonra kıldığı namazlarda, özellikle bu namazların rükû ve secdesinde çokça okumaya başlamıştı. Hz. Âişe bunun sebebini sordu. Peygamber aleyhisselâm da “Rabbim bana ümmetimde bir alâmet göreceğimi, onu gördüğüm zaman bu zikri çokça söylememi emretmişti. Ben de alâmeti gördüm”buyurdu (Müslim, Salât 220). Demek oluyor ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz Mekke’nin müslümanların eline geçmesinden, müslümanların düşmanları karşısında büyük bir zafer kazanmasından ötürü Allah’a şükrünü, hamdini ifade ediyordu. Bunu ona, “İzâ câe nasrullâhi ve’l-feth” diye başlayan 110. Nasr sûresini göndermekle Cenâb-ı Hak emretmiş ve “Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir” buyurmuştu.

("Sübhanallah" diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. "La ilahe illallah" ve "Allahü ekber" demek de böyledir.) [Beyheki]
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

"Kim bayram günü 300 defa :"Sübhanallahi ve bi hamdihi" der ve bunu Müslümanların ölülerine hediye ederse;her mü'minin kabrine 1.000 nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Allahü teala kendisinin kabri için de 1.000 nur verir."

(Taberani,Meu'cemü'l-Evsat,1/357)
(Allah indinde en kıymetli söz, "Sübhanallahi ve bihamdihi"dir.) [Müslim]

("Sübhanallah" diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. "La ilahe illallah" ve "Allahü ekber" demek de böyledir.) [Beyheki]

(Gece ibadeti zor gelen, hayra mal sarf edemeyen veya düşmanla savaşmaya korkan, çok Sübhanallahi ve bihamdihi desin. Bu, Allah yolunda harcayacağı bir altın dağdan daha kıymetlidir) [Taberani]
(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: "Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim") [Müslim]

(Şu beş şeyi dilinizden düşürmeyin: Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah ve La havle vela kuvvete illa billah.) [Taberani]


23-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve tekabbel sefâatehül kübrâ ve erfe'a derecetehül ulyâ ve âtihî sü'lehû fil âhireti vel ûlâ kemâ âteyte Ibrâhîme ve Mûsâ.

Her kim bu şekilde salavat-i şerife verirlerse, Efendimiz kendisine, ana, baba ve yakınlarına inşallah şefaatte bulunur."


24- Allahümme salli ala Muhammedin ve enzilhül münzelel mükarrabe minke yevmel kıyameh*

Manası:
Ey Allah'ım! Hz. Muhammed'e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut'a) indir.

Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: "Kim bu salavat-i serifeyi okuyarak üzerime salavat getirirse sefaatim ona vacip olmustur."


25 Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym*

Manası: Allahım! Kapalılıkları açan,geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e, O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadrü kıymetince salat eyle, selam eyle ve O’nu mübarek kıl.


26-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih

Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”


27-Allahümme lekel hamdu la ilahe illa ente rabbi ve ene abduke , Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih

Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”


28-"Lâ ilâhe illellâhu adede kelimâtihi Lâ ilâhe illellâhu adede halkıhî Lâ ilâhe illellâhu zînete arşihi ,Lâ ilâhe illellâhu mile semâvâtihi Lâ ilâhe illellâhu misle zalike meahü vel hamdülillâhi misle zalike meahü,Allâhummeğfir li zunûbi"

"Allah'ın kelimeleri adedince Lâ ilahe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilahe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilahe illallah. Semâlar dolusu Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Elhamdülillah." Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası." (el-Camıu's-Sağîr)


29-Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve Süleyman ve Davut ve Yahya ve Yakup ve Yunus ve Yusuf ve Sit ve İdris ve Hud ve Salih ve Zülkarneyn ve Lut ve İsmail ve İshak ve Eyüp ve Şuayp ve Harun ve Hızır ve İlyas ve Zülkif ve Lokman ve Uzeyr ve Zekeriya ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehüm minen nebiyyine vel mürseliyn, Salavatüllahi ve selamühü aleyhim ecmain.Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihi lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekımi, sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil azim.

Ya Rabbi başta Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) olmak üzere bütün resul, nebi, elçi, evliya,asfiya ve onların iman etmiş ailelerine, ümmetlerine,sahabelere,tabiin ve tebai tabiine,Ehli Beyti Mustafa’ya, ailelerimize, sevdiğin kullarına,şehitlere,gazilere, mazlumlara,gariplere, yetim ve öksüzlere, akrabalarımıza,erenlere,şakirtlere,müritlere,cenne t ehline,bütün alemlerdeki iman ehline,Senin rızan için çalışanlara, meleklere, zebanilere; Yarattıkların adedince,atomlar, rüzgarlar,moleküller,ışık huzmeleri, yağmurlar, karlar ,kumlar, yapraklar,sayılar,harfler, düşünceler, nesneler, ruhlar, nefesler, hareketler adedince,Seni tespih eden taneler adedince okunmuş Kuranlar, dualar,salavatlar ve Efendimizin Şefaatiyle birlikte Rabbim Senin Sıfatların büyüklüğünce selamımız ve hediyemiz olsun.El Fatiha

sıkıntıyla ilgili hadisler

$
0
0
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Her gün sabah akşam yedi kere, “Hasbiyallahü la ilahe illahü aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabb-ül arşil azim” okuyan, dünya ve ahiret sıkıntısından kurtulur.

“La havle ve la kuvvete illa billah okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır. “

Bir sıkıntıya düşünce, “Bismillâhirahmanirrahim velâ havle velâ kuvvete illa billâhil aliyyil azim” diyeni Allahü teâlâ, sıkıntı ve belalardan muhafaza eder.

“Rızka kavuşan çok Elhamdülillah desin. Rızkı azalan çok istiğfar etsin. Üzülüp sıkılan, la havle vela kuvvete illa billah desin”.

“Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere “La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim” derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.”

“Sıkıntılı iken “Hasbünallah ve ni’mel-vekil” deyiniz”

“Yasin okuyanın sıkıntısı gider.”

“La ilahe illallah kable külli şey’in, La ilahe illallah ba’de külli şey’in, La ilahe illallah yebka Rabbünâ ve yefni küllü şey’in diyen sıkıntıdan kurtulur.”

“Cuma namazından sonra, İhlâs, Felak ve Nas’ı yedişer defa okuyan, bir hafta, kaza, bela ve sıkıntılardan kurtulur.”

“La ilahe illa ente, sübhaneke inni küntü minezzalimin” diyen, uğradığı beladan kurtulur.”

“Sıkıntı için şu duayı okuyun: La ilahe illallahülazim-ül-halim la ilahe illallahü Rabbül-Arş-ilazim la ilahe illallahü Rabbüs-semavati ve Rabbül-Erdi Rabbül Arşil-kerim”.

“Sıkıntıya düşen 7 defa Allah, Allahü Rabbi, lâ üşrikü bihi şey’a desin”

“Sıkıntı için, “Allah, Allah Rabbünâ lâ şerikeleh” deyin”

“Sıkıntıdan kurtulmak için, Allahü teâlâya kalbinden yalvararak, 14 secde âyetini [ezberden, ayakta] okuyup, her birinden sonra, hemen secde etmelidir.”

“Bismillâhirrahmânirrahim ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil’ aliyyil’azim okumak, sinir hastalığına ve bütün sıkıntılara iyi gelir. “

İmam-ı Cafer hazretlerinin sıkıntıya düşünce, okuyup, sıkıntıdan kurtulduğu dua şöyledir:

Yâ uddeti ınde şiddeti, ve yâ gavsi ınde kürbeti! Ührüsni bi-aynikelleti lâ tenâmü vekfini birüknike ellezi lâ yürâmü

Anlamı şöyledir:

Güçlükte desteğim, sıkıntıda imdâdıma yetişen, her an görüp gözeten Rabbim, beni muhafaza et, sonsuz kudretinle, bana yardım eyle!

Hasan-ı Basri hazretlerine, kıtlıktan, fakirlikten, çocuğunun olmadığından şikayette bulunuldu. Hepsine de istiğfar etmesini söyledi. Sebebi sorulunca, şu mealdeki âyet-i kerimeleri okudu:

Çok affedici olan Rabbinize istiğfar edin ki, gökten bol yağmur indirsin; size, mal ve oğullar ile yardım etsin, sizin için bahçeler, ırmaklar versin.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

İstiğfara devam edeni, Allahü teâlâ, her sıkıntıdan, üzüntüden, dertten, geçim darlığından kurtarır, ferahlığa çıkarır ve ummadığı yerden rızıklandırır.

Sadaka vermek ve 70 kere Estağfirullah min külli mâ kerihallah demek, sıkıntıları giderir. Bu istiğfarın anlamı, “Ya Rabbi, razı olmadığın şeylerden ne yapmışsam hepsini affet, yapmadıklarımı da yapmaktan koru” demektir.

Sıkıntı için şunlara da riayet edilmelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

Sıkıntıları sadaka ile önleyin.

Tarak kullanmak, sıkıntıyı giderir.

Güzel koku ve temiz elbise sıkıntıyı azaltır.

Abdestten artan suyu içmek sıkıntıyı giderir.

Akik yüzük sıkıntıyı giderir.

Başkasının sıkıntısını giderenin sıkıntısı gider.

Sıkıntıda duam kabul olsun diyen, genişlikte çok dua etsin.

En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.

Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin.

Ey iman edenler, sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah elbette sabredenlerle beraberdir.

[Doğru kılınan] Namaz, münker ve fahşadan [edepsizlikten, akla ve dine uymayan, esrar, içki, zina, livata gibi her türlü kötülükten, günahtan] alıkoyar.

Her sıkıntının ilacı beş vakit namazı doğru kılmaktır. Namaz doğru kılınırsa bütün sıkıntıları yok eder.

Depresyon, çağımızın en sık rastlanan hastalıklarındandır. Bu hastalığa neden olan sıkıntı ya da günümüzde sıkça kullanılan deyimiyle stres, pek çok hastalığı beraberinde getirmekte, kalp hastalıkları benzeri pek çok hastalığa neden olabilmektedir. Bunun sebebi incelendiğinde, hücreler arasındaki hassas dengelerin sıkıntıdan direkt olarak etkilendiği görülmektedir.

Örneğin bağışıklık sistemimiz bizi, kanser dahil pek çok hastalığa karşı korumaktadır. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi ancak stresten uzak bir yaşam tarzı ile mümkündür. Sıkıntı ve kuruntular olmadığında, lenfositlerimiz enfeksiyonlara, romatizmal hastalıklara ve hatta kansere karşı daha etkili bir mücadele vermekte ve başarı kazanmaktadırlar.

Bunun için de dua ve tevekkül şarttır. Kuşkusuz Allah’a devamlı dua eden, başına gelen her olayın Allah’ın verdiği özel birer imtihan olduğunun farkında olan ve tevekkül eden bir mümin, sıkıntıdan daha çabuk kurtulacaktır. Yüce Rabbimiz’in sıkıntıları gideren ve duaya cevap veren sıfatları Kur’an’da şöyle bildirilmektedir:

“O nesneler mi üstün yoksa, çaresiz kalıp Kendisine yalvaran insanın duasını kabul edip sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı? Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur? Elbette olmaz! Ne de az düşünüyorsunuz!

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), sıkıntının hastalıklara yol açtığını şu hadisi şeriflerinde buyurmuşlardır:

“Her kimin huyu kötü olsa, kendi nefsini sıkıntıda tutar ve her kimin kederi çok olsa, kendisini hasta eder.”

“Çok türlü kaygılanmalar, çok türlü hastalıklar getirir.”

“Hak Teâlâ’nın yarattığı mahlûkta kaygıdan daha kötü ve daha şiddetli birşey yoktur.”

“Hak Teâlâ şifâsını yaratmadığı hiçbir türlü dert yaratmamıştır. Her kim o şifâyı bilirse İlâç edip kurtulur, her kim bilemezse o dertle kalır. Fakat ölümün dermanı yoktur.”

Sıkıntılı -günümüz ifadesiyle stresli- yaşam, iman etmeyenlerin, imanın kazandırdığı güzel ahlaktan uzak yaşamalarının sonucudur Bugün doktorlar, stresin etkilerinden korunmak için huzurlu ve sakin bir yapıya, rahat, güvenli ve endişelerden uzak bir psikolojiye sahip olunması gerektiğini ifade etmektedirler. Huzurlu ve rahat bir psikoloji ise, ancak Kur’an ahlakının yaşanmasıyla mümkündür. Rabbimiz’in iman eden kulları için vaadi ise şöyle bildirilmektedir:

“Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”

“De ki: “Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır…”

Aslında “kişinin hedeflerini gerçekleştiremediği, sahip olduğu güzellikleri koruyamadığı veya bu tür kayıp ihtimâllerini fark ettiğinde düştüğü ümitsizlik hâli” olarak tarif edilen depresyon, sadece bu çağın değil, tarih boyunca tüm insanlığın derdi, hatta “kaderidir” bile denilebilir.

Zira insan yaratılış itibariyle acizdir, fakirdir, fanidir, ölümlüdür ve hayvanın zıddına bunların farkındadır da. Her şeyi isteyen, ama hiçbir şeye gerçek anlamda sahip olamayan, her şeyden korkan, etkilenen, incinen ama hiçbirine gücü yetmeyen, en güzel zamanlarında bile fâni, geçici olduğunu, her şeyin bir gün biteceğini bilen bir insanın depresyona girmesi değil, girmemesi ilginçtir bence.

Bu da çoğunlukla gaflet sayesinde mümkün olur. Korktuğu şeyleri düşünmemeye çalışır, zahiren sahip olabildikleri ile kendini teselli eder, ölümü ve ayrılığı hatırına getirmemeye çalışır. Ama bazı “tevil edilemez” olaylar gaflet perdesini yırttığında o güne dek ertelenmiş korkular, ümitsizlikler bir sel gibi benliği sarar ve depresyon gelir.

Depresyon neredeyse insan olmanın doğal bir sonucu gibi görünmektedir. Nitekim yapılan araştırmalar depresif bulguların uyku bozukluğu, yaygın sebepsiz fiziksel şikayetler, sık ağlama, gelecekten ümitsiz olma, kendine güven eksikliği, hâlsizlik, hayatından zevk alamama vb. insanların %60’ında değişik düzeylerde bulunduğunu göstermektedir. Bir psikiyatrist olarak, yeni tanıştığım insanların pek çoğunun şaka yollu da olsa “aslında benim de size görünmem lâzım” demeleri, bu gerçeğin belli-belirsiz itirafı gibi gelir bana.

Peki bu denli yaygın ve umumî bir belâ olan depresyonla başa çıkmak mümkün değil midir acaba? Yok mudur bu acizlik, fakirlik, fânilik dertlerinin ilâcı? Vardır tabii, arayan bulur da, ararsa eğer. Zaten insanların en ziyade yanıldıkları, ilk anda çok rahatsız edici olan bu acizlik, fakirlik ve fâniliği çözümsüz zannedip düşünmemeye çalışmaları, yok farz etmeleridir aslında.

Zira bir dert açığa çıksa hâlli mümkündür, ama gözünü kapayıp kendini hayallerle avutan birisinin gerçek bir çözüm bulması tabii ki imkânsızdır. “Erkekçesine ölümün yüzüne gül, dinle bak ne ister?” ikazını dinleyen, “Evet, ben acizim, fakirim, fâniyim, bunlar beni çok incitiyor. Peki ama bu dertlerin çaresi nerede olabilir?” diyebilen insan ancak çözüme yakınlaşabilir. Bu da muhakkak ki az-çok çile çekmek demektir. Ama “zahmetsiz rahmet” yoktur ki.

Başka türlü soralım: Depresyona girmiş ve “her şey boş, istediklerim olmuyor, ters giden olaylar beni yıkıyor, zaten sonunda öleceğiz, bu hayat çok anlamsız” diyen bir “hasta” mı, yoksa “boş ver bunları, kafana hiçbir şey takmayacaksın, ayağını sıcak tut başını serin, takma bir şey kafana, düşünme derin” diyen tesellici mi daha tutarlıdır acaba? Deve kuşu mantığı kullanan bu kişilerin “kafaları duvara çarptığında” aynı depresyon kuyusuna yuvarlanmaları kaçınılmaz değil midir?

Aslında hepimiz “duvarları aynadan” küçücük bir odada değil miyiz? Tüm duvarlar ayna olduğundan iç içe geçmiş görüntüler bize geniş bir yerdeymişiz hissi verir ama, ufacık bir musibetin ikazı ile kafamızı çok uzak sandığımız o duvara çarptığımızda, aslında daracık bir zindanda olduğumuzu fark etmez miyiz? Hayaller uçup, uykular kaçmaz mı? En tatlı haller bile bize acı vermez mi? Kurduğumuz yalancı dünya cennetinin cilâsı her ölümle, her kayıpla, her hüzünle çatlamaz mı?

Eskide bir gazetenin magazin ekinde okuduğum bir haberi hiç unutmam. Bir grup sanatçı “felekten bir gün çalalım” diye toplanıp pikniğe gitmişler. Akşama kadar süren eğlenceyi uzun uzun anlatan yazı şu cümle ile bitiyordu: “Gün bittiğinde herkes çok üzgündü, çünkü çok güzel bir gün geride kalmıştı.” Ne garip değil mi? En güzel şeyler bile sadece yaşanırken lezzet verip, bitiminde yerine elem bırakıyor. Zira “zeval-i lezzet (lezzetin kaybı) elemdir”.

Yine hatırlarım, gençliğimde sevdiğim takımın maçlarını radyodan heyecan ve zevkle dinlerken en nefret ettiğim şey, spikerin ikide bir “maçın son 15 dk.sı”, “son 10 dk.ya girdik” vb. demesiydi. O denli zevk aldığım şeyin az sonra sona ereceğini duymak acı veriyordu bana. Güzellikler daha yaşanırken bile, biteceklerini bilmek, o an alınan zevki bozuyordu. Zira “zeval-i lezzetin tasavvuru (lezzetin kaybını düşünmek) dahi elemdir.”

Belki “tamam kabul, uzatma, biliyorsan bir çare öner” diyen olabilir, ama problemleri yarım yamalak dile getirip işin ciddiyetini tam kavramadan çabuk çözümler aramanın tehlikeli bir aldatmaca olduğunu unutmamalıyız. O yüzden biraz daha devam edelim bence. Ve bir genci düşünelim. Dünyalar kadar sevdiği biri var ve onunla mutlu bir gelecek hayal ediyor. Oysa fark ediyor ki “sonsuza dek beraber olacağız sevgilim” lafı tam bir yalan. Ne sonsuzu, gelecek yıla çıkacakları bile şüpheli. O denli sevdiği kişiden er veya geç bir gün ebediyen kopacak. O zamana kadar da muhtemelen hayallerine, ideallerine tam uymayan problemli, yarım yamalak bir beraberlikle yetinecek. Ve bunları görmezden gelip tüm kalbini ona bağlayıp kendini teselli etmeye çalışıyor. Nereye kadar?

Bir de anne hayal edelim. Uğruna canını bile verebileceği evladı her an bir hastalıkla, bir musibetle karşılaşabilir. Tüm gün yanında bekçilik yapsa bile bir minicik mikrop o ciğerparesini yatağa düşürebilir, sakat bırakabilir veya ebediyen elinden alabilir. Ne yapabilir bu anne? Şefkat ateşini neyle söndürebilir? Kaybetme korkusunu nasıl unutabilir? Hangi aldatmaca ile kendini teselli edebilir? Konuşsun, cevap versin prof.lar, filozoflar!

Ama yok! Onların diyeceği; “bunlar hayatın acı gerçekleridir, kabulleneceksin. Başka şeylerle meşgul ol, hobiler edin. Başarabildiklerine, sahip olabildiklerine bak, mutlu olmaya çalış, kendini gerçekleştir vs. vs.”

Biz de Bediüzzaman’ın ağzıyla soruyoruz: İdama mahkûm birisi, zindanın süslenmesinden zevk alabilir mi? Ebedi bir aşk isteyen bir kalbi fâni sevgiler tatmin eder mi? Dünya kadar bir cennetle ancak tatmin olan bir ruh, suyu-elektriği bile kesilebilen uyduruk villalarla kandırılabilir mi?

Ama iman gözlüğü ile bakan bir insan için, âyetteki ifade ile “lâ havfün aleyhim ve la hüm yahzenun” geçerlidir. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.

Çünkü gerçek iman sahibi, sevdiğini Allah için sever. Sevgilisi Allah’ın rahmet ve cemalinin bir yansımasıdır. Ve ebedi hayatta hiç ayrılmadan sonsuz ve huzurlu bir beraberlik yaşayacakları ümidini taşır.

Sevdikleri elinden alındığında “ayrılık geçicidir” diye teselli bulur. Şefkat ettiklerini “hayrul-hafizin” ve “erhamür-rahimin” olan Allah’ın rahmet ve korumasına emanet eder.

Kur’an’ın dersi ile musibetleri, felaketleri, hastalıkları İlâhî birer ikaz, birer keffaret-üz zünub (günah temizleyicisi) bilir.

Dünya malını, makamını kazandığında da, kaybettiğinde de “veren de O, vermeyen de” der, esas bakî mal ve mertebe olan uhrevî makamları ve ebedî sevapları hedefler.

“Madem bu dünya geçici bir imtihan meydanıdır, imtihanda rahat olmaz.” deyip geçici sıkıntıları, zahmetleri hoş karşılar.

“Bu dünya bir karalama defteridir.” der, düzeltemediği pislik ve karışıklıklarla zihnini bulaştırmaz, kendi amel defterini temiz tutmakla meşgûl olur.

“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.” der, pencerelerden seyreder, içlerine girmez.

Günah, gaflet ve isyana düşmüşse bile “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez.” der, daima açık olan tövbe kapısından girip yeni bir beyaz sayfa açar. Bu dünyada da hakiki huzur ve saadeti bulur.

Sadece çağımızın değil çağların hastalığı olan depresyondan kurtulmanın yolu çağlar ötesi mesaja kulak vermektir.

Kurs

$
0
0
Hocam kurs a katılamayacağım her saat musaıt olamuyorum ben ve benım gıbı dığer arkadaşların durumu nasıl olacak istenılen saatte bellırlı saatte sıtede bulunamayanlar var biz ne olacağız .. Saygılarımla @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

manevi ilimler kursu hakkında

$
0
0
MANEVİ İLİMLER BÖLÜMÜ HAKKINDA
Katılacak herkese şimdiden başarılar dilerim abi ve ablalarım burada ki çalışmaları özetleyim sonra manevi beklediğimiz gibi oldu olmadı tartışması yaşamayalım ilk 3 ay kademeli olarak arttırarak meditasyon yapcaz yani kafadaki her şeyi silebilirsek düşünceleri ancak öyle zikir dua ve namazın faziletine ulaşabiliriz ayrıca birde nefes egzersizleri yapcaz dünya hayatı streslerle dolu birinden kurtuluyum derken diğerine bulaşıyoruz o yüzden gereklidir son aşamada yani yaklaşık 4. Ayda bioenerji ve reiki kanallarınız açık çakralarınız da yavaş yavaş açılmaya başlıycak bunlar tamam olunca isteyen devam ederse diğer inceliklerde öğretilecek bilginize

nefes egzersizleri bilgilendirme


Hoş geldin Nomad

$
0
0
Merhaba @Nomad foruma hoş geldiniz!

kuddüs esması tecrubelerim

$
0
0
Deneyimlerimden damıtarak elde ettim ki her esmanın farklı rengi ve hissi var.kuddus esması temizleyici etkisi olduğu için belkide sanki asitli bir sey teninize degmiş gibi yanıcı bir etkisi var.once kalpte ,sonra başa geçiyor bu his.ben bu esmayı yeni basladığım işyerimde yasadığım haklı olumsuz olaylara karsı bana duyulan negatif önyargı için okumuştum.çok kısa sürede bu onyargı yokoldu.bu esmayla istediginiz herşeyi temizleyebilirsiniz.kötü huylarınızı,kavgalı ortamı sinirden,rüyalarınızı kabustan,mesai yapmak istemediğinizde dükkanı müsteriden vs.gerisi esmayla olan kontağınıza bağlı.her geçengün ilham yoluyla esma size açılır zaten.şuan aklıma gelen bunlar.diğer esmalarida peyderpey paylaşacağım.sizdende ayni özveriyi bekliyorum hoscakalin

Hoş geldin efsane_262

$
0
0
Merhaba @efsane_262 foruma hoş geldiniz!

Hoş geldin seoizmir

$
0
0
Merhaba @seoizmir foruma hoş geldiniz!

Tarikatlar ve Sofilik

$
0
0
Tasavvuf, topluca tevbe etmek, birlikte zikretmek, şeytanlara karşı birleşmek, hak için birbirini desteklemek ve cemaat halinde Allah yolunda yürümektir. Tevbe etmek ve dini öğrenmek tasavvufun başı, zikir ve tefekkürle ilerlemek bu yolun adabıdır.

Tasavvuf, bir yolculuktur. Kötü halden iyi bir hale, günahtan sevaba, güzel işlerden daha güzel işlere yolculuktur. Bu yolculuğun mekânı kalp, aracı zikir ve tefekkürdür. Allah’ı zikretmenin ve tefekkürün faydaları anlatılmakla bitmez. Zikreden şahıs takva kapısını açar, şeytanın vesvesesinden kurtulur. Takva, Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına itibar etmek, yaşayışı ile O’nun hükümlerine bağlanmaktır.

Tasavvuf kısaca Resulullah’ın (a.s) ahlakıyla ahlaklanmaktır.

Rasululah’ın ahlakı (a.s) bizzat kuran idi onun ahlakına bürünen kuran ile ahlaklanmış olur onunla istikamet bulup hakka yürüdüğü takdirde canlı bir kuran haline gelir ki bu ne büyük bir saadettir. Nitekim Hz.Aişe (r.anh) annemizin şu hadisi meşhurdur; Kendisine efendimizin ahlakı sorulduğunda, siz hiç kuran okumuyor musunuz? Demiş ve onun ahlakı kurandı diye cevap vermiştir.

Kuran-ı Kerim de sultan-ı levlak’ın ahlakı şöyle ifade edilir:

“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”

GAVSI SANİ HZ (K.S) KİMDİR?

Gavsı Sani hz (k.s) Resulullah’ın (a.s) ehlibeytinden, 15. kuşaktan torunudur. Adıyaman’ın Kahta ilçesinin Menzil köyünde ikamet eder, dergahı oradadır. Allah dostudur, mürşid-i kamildir, velidir.

Veli, âlemlerin sahibi Yüce Allah’ın dostudur. Dolayısıyla Allah’ın dostu olan bir kimse, her mümin için büyük önem tasir. Zira o, Yüce Rabbi tarafından seçilmiş, sevilmiş bir kuldur. Onun şahsiyetinde ve hayatında insanlara gerçek kulluk, hakiki dostluk gösterilmektedir. Bu yüzden veli, Yüce Allah’ın varlığını ispat etmede ve ilahi emirlerin hakikatini anlamada insanlar için en büyük delildir.
Gerçi, her mümin Allah’ın velisidir, dostudur. Fakat bizim burada konu ettiğimiz velilik, Allah yolunda irşat yetkisi, manevi terbiyede rehberlik ve takvada önder olan velidir.

Bu özel bir makamdır. O makamda bulunan kimse kamil insandır. Bu velâyet, Hz. Peygamber’in (sav) ümmeti terbiye işine varis olmaktır. Bu ise, insanların irşadını üstlenmek, kalpleri manevi kirlerden temizlemek ve azgın nefisleri terbiye etmek için yetkilendirilmek demektir. Bir mümin olarak bize de onu dost etmek ve sevmek düşer.

SOFİ NEDİR?

Günümüzde ‘sofi’ kavramı Gavs-ı Sani hz’ni (k.s) mürşidliğe kabul etmiş, ona intisap etmiş kişilere verilen isim olarak anılıyor. Sofi, yola çıkmış, yolda yürüyen demektir. Peki bu yolun adı nedir?

TARİKAT NEDİR?

Lügatta yol, yollar demektir. Tasavvufi istilahta ise insanları manen olgunlaştırmak için, tasavvuf büyüklerinin takip ettikleri usul ve esasları ifade eden yollar. manasındadır. Nakşibendiyye, Kadiriyye, Şazeliyye vb. Fıkıh ve kelamdaki mezhepler ne ise tasavvufta da tarikatlar aynı mahiyettedir. Ancak tarikatlara mezhep yerine meşrep denilir. Bu yola bir rehber gerekiyor:



ŞEYH, MÜRŞİD NE DEMEK?

Kelime manası itibariyle yaşlı, ihtiyar, pîr, bey, önder gibi manalara gelmektedir. Tasavvufta ise, nefsinde fani Hak’ta bâkî velî, Hak
dostu, taliplere rehberlik etmek ve onları irşad etmek ehliyetine ve liyakatına sahip olan insan-ı kâmil, rehber, delil manalarını taşımaktadır. Bir insan yalnız başına nazari olarak tasavvuf ilmiyle meşgul olabilir. Ancak, bu meşguliyet kimseyi mutasavvıf yapmaz, belki tasavvufla ilgili biraz malumat sahibi yapar. Sofi veya mutasavvıf olmak için bir mürşid-i kâmil nezaretinde seyr-u süluke başlamak ve bu manevi tecrübeyi bizzat yaşamak gereklidir. Tasavvufun hedeflerini tarikat yoluyla gerçekleştirmek mürşidsiz mümkün değildir.

SADAT-I KİRAM KİMDİR?

Sadat, Sadat-ı kiram kelimesi üç manada kullanılır:

Birincisi, seyyidler yani Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve selem) evlat ve torunları manasındadır.

İkincisi, içinde Seyyidlerin, şeriflerin de bulunduğu evliyanın büyükleri anlamındadır.

Üçüncüsü, içinde Seyyidlerin, şeriflerin çokça yer aldığı Nakşbendi mürşidlerine verilen genel isim. “Altın Silsile” adıyla da tanınan bu silsile “Sadat, Sadat-ı Kiram” isimleriyle kastedilen en genel manadır.

TÖVBE NE DEMEK?

Tövbe, kulun işlemiş olduğu günahlardan pişman olup Cenab-ı Hakk’ a rücu etmesidir. İşlenen günahlardan dolayı Allah’ tan mağfiret talebine de istiğfar denilir. Bir kulun günah ve suçu işlediğine pişman olarak, bir daha işlememeye kesinlikle azm ve niyet etmesi,
mükellef olan kimseler için farzdır. Nur suresinin 31. ayet-i kerimesinde “Ey müminler, hepiniz Allah’a tevbe ediniz ki, felaha kavuşasınız.” buyurulur. Hadis-i Şerif’te de “Günahtan tevbe eden kimse günahsız gibidir.” buyurulur.

Saadat-ı Kiram İslamın bu emrini adab içine dahil etmişler ve tasavvufa girişte tövbeyi emir ve tavsiye etmişlerdir. Günahlarla kirlenen ruhun tövbe ile temizlenerek bu nurani yola girilmesini, ilk edeb olarak görmüşlerdir. Aynı zamanda tövbe tasavvuftaki ilk makamdır.



Mustafa Sefa EREM

Alıntıdır.. Paylaşmak Haktır.. Dua İle..
Viewing all 48429 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>