Quantcast
Channel: Havas Okulu
Viewing all 48429 articles
Browse latest View live

Hirz-i Gassale - Bir çok hususta manevi zırh

$
0
0
BİR-ÇOK HUSUSTA MANEVİ ZIRH OLAN (HIRZ I GASSALE) VEFKİ

Dokuz dirhem ağırlığında gümüş bir levha üzerine nakşedilip mustaki, cavi ve anberle buhurlanır.
Üzerine dokuz kere En’am
suresi okunup üstte taşınırsa her gören ona hürmet ve ikram eder, bir haceti olsa yerine getirir.
Dalgalı bir zamanda denize
girse deniz durulur.
Bu levha bir iş yerine asılsa her yerden oraya
müşteri akar.
Evde kalmış bir kız üzerine asılırsa her yerden
talibleri çıkar.
Taşıyan izzet ve kabul sahibi olur, her gören onu sever, bütün halkın gözüne şirin görünür.
Ulvi ve süfli alemler ona
musahhar olur.
Kamer parlakken pazartesi günü birinci saatte bu vefk aşağıdaki görüldüğü şekliyle yazılıp etrafına da aşağıdaki ayet daire şeklinde yazılır. Güzel kokulu bir buhurla buhurlanır,
üzerine etrafındaki ayetler 41 defa okunduktan sonra taşınırsa
maksuda ulaşılır.
Taşıyanın kadri yüce olur, her gören sever,
izzet ve ikram gösterir.
Bu vefk konusunda şöyle rivayet edilir; Harun reşidin, alımlı,
göze hoş görünen, izzet ve kabul sahibi zenci bir cariyesi vardı.
Öldüğü zaman gassale yıkarken başında bir nusha buldular, açıp
bakınca içerisinde bu vefkin yazılı olduğunu gördüler. Bundan
dolayı hırz-ı gassale olarak adlandırdılar. İşte bu vefki taşıyan
büyük bir kabul ve izzet sahibi olur, bütün işler kendisine
kolaylaşır.

Bu vefkin açıklaması çok, fazlı büyüktür, her kim bunu taşımaya devam ederse hiç kimseye muhtac olmaz.azimet okunup uyunursa rüyada bilmek istenilen şeyden haber
verilir, hali keşf olup gösterilir.

Bunun değerini bil, Allah bizi hidayete erdirsin, hayır ve
doğruluk üzre olmaya dikkat et.

Hirz-i Gassale - Bir çok hususta manevi zırh

Derin sıkıntı olduğunda okuyunuz

$
0
0
Ne zaman derin sıkıntıda olsam karşıma hep sıkıntı duası çıkar .
Yaradanın hikmeti işte
Yâ İddetî ‘inde şiddeti
Yâ Recâî ‘inde müsîbeti
Yâ Mûnisî ‘inde vahşeti
Yâ Sâhibî ‘inde gurbeti
Yâ Veliyyî ‘inde nimetî
Yâ Kâşifi ‘inde kürbetî
Yâ Ğyyâsî ‘inde’ftikârî
Yâ Melceî ‘inde’dtirârî
Yâ Muînî ‘inde fezeî
Yâ Delîlî ‘inde hayreti
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.

Allah’ım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum.
Ey zorluk zamanında hazırlığım,
Ey musibet zamanında ümit kaynağım,
Ey yalnızlık zamanımda yoldaşım,
Ey gurbette benim arkadaşım,
Ey nimetlerimde velinimetim,
Ey sıkıntı zamanında imdadım,
Ey şaşkınlık zamanımda kılavuzum,
Ey fakirlik zamanında zenginliğim,
Ey çaresizlik zamanında sığınağım,
Ey korku zamanımda benim yardımcım
Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok. Eman ver bize. Bizi cehennemden kurtar.

Murada ermek için kolay uygulama (zikir)

$
0
0
Bir kimse her gün(57) Âyetel Kürsi ve (3249) kere “Yâ Mecid.c.c ” ismi şerifini zikir ederse çok kısa zamanda o kadar büyük maddi ve manevi faydalar görmeğe başlar ki,tarif ve izah edebilmek imkansızdır.Arzu eden okusun neticeyi görsün.

Tabi ki her duamız dinimize uygun olmalı haram istek olmamalı.Ve Rabbimizin öce rızası sonra dünya ve ahiret isteklerimize niyet etmeliyiz.

Kullandığımız Allah’ın ismi şerifi hudutsuz ihsanda bulunan anlamındadır.Şanı şerefi,kadri sonsuz derecede yüce olan Allâh-ü Teâlâ demektir.

Duamız ise Ayet-el Kürsi dir.

Her gün 57 defa Ayetel Kürsi okuyup arkasından 3249 defa “Ya Mecid celle celalühü” zikri yapılır ve yapılmaya devam edilirse en kısa zamanda murada erilir.

kaynak:Duaların Esrarı(Ayhan Yalçın)

Ağlayan çocuğa vefk

$
0
0
Çocuk ağlaması için; aşağıdaki ayetler yazılıp çocuğun üzerine
asılırsa ağlaması kesilir.

Ağlayan çocuğa vefk

can61648

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Cezbe ve teveccüh (Aklınızda soru işareti kalmaz)

$
0
0
CEZBE VE TEVECCÜH'ÜN
( Biraz uzun lakin ilim okuyarak öğrenilir)

TARİFİ Teveccüh, bir şeye yönelmek ve onunla ciddi olarak ilgilenmek demektir.

Hazret (k.s) Cezbe ve Teveccüh konusunu şöyle açıkladı:

Bir gün Hazret’e (k.s) şöyle bir soru soruldu:Sohbetlerde bazı müritler şeyhinin adı geçince hopluyor, zıplıyor ve ses çıkarıyorlar. Ancak Allah’ın (c.c) ve Rasûlullah'ın (sav) adı geçince. Cezbe tutmuyor, bunun sebebi ve hikmeti nedir, Diye soruldu.

Hazret (k.s) bu soruya şöyle cevap verdi:

Şeyhinin adı geçtiğinde Cezbe gösteren kimse henüz Fenafi’ş-şeyh konumundadır. Bu ise işin başıdır, yani Tarikatın başlangıcıdır, başlangıç noktasıdır. Aslında gerçek cezbe Allah’u Teâlâ anıldığında cezbelenmektir.

Allah’u Teâlâ Kuran’ı Kerim’de bu konuyu şöyle buyuruyor: «Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.» (Enfal–2)

Ashabı kiram Allah ve Resulünün adı geçtiğinde heyecanlanır, kalbleri yerlerinden fırlayacakmış gibi atardı. Bu yüzden elleriyle Kalblerini bastırmak lüzumunu hissederlerdi. Bu gün bizim Rasûlullah’ın (sav) adı geçtiğinde adet olarak yaptığımız hareketi onlar zaruretten yaparlardı.

Not: Bu hareket peygamberimizin (sav) adı geçince salâvat getirirken. Sağ elimizi kalb üzerine koyma hareketidir.

Fenâ fiş-Şeyh:
Tasavvuf ilminde talebenin veli olan hocasının arzu ve isteklerine tâbi olması, irâdesini isteğini onun eline bırakması. Ölü yıkayıcısının. Elindeki meyyit (ölü). Gibi olması. Ona hiç bir işinde muhalefet etmemesi.

Fenâ Fillah:
Kalbin yalnız Allah’u Teâlâ’yı sevmesi, O'nun beğendiği şeylerde fâni olmak yani O'nun sevdiklerini sevmek O'nun sevdiklerini kendi için sevgili bilmek.

Fenâ-i Etemm:
Tam Fenâ. Evliyalık makamlarının sonu, velinin ben diyecek yer bulamamasıdır.

Fenâ-i İrâde:
İrâde ve isteklerin yok olması.

Fenâ-i Kalb:
Mahlûkların (yaratılmışların) varlığını, sevgisini kalbden çıkarmak. Kalbin Allah’u Teâlâ’dan başka hiç bir şeyi bilmemesi ve sevmemesi, unutması.
Fenâ-i kalb hâsıl olunca, kalbde hatara (mahlûkların düşüncesi) kalmaz. Fakat dimağdan gitmezler.

Fenâ-i kalb sahibi, istese de, kendisini zorlasa da, Allah’u Teâlâ’dan başka hiçbir şeyi hatırına getiremez. Bu fenâ, kalb ile olan zikrin neticesidir. (İmâm-ı Rabbânî)

Fenâ-i Nefs:
İnsanın kendine ve başkalarına bağlılığının kalmaması. Benliği unutup. Bırakması. YaniAllah’u Teâlâ’dan başka hiç bir şeyi bilmemesi ve sevmemesi.
Fenâ-i nefs mertebesinde, mahlûkların düşüncesi de dimağdan gider, kaybolur.
Fenâ-i kalbden sonra fenâ-i nefs, sonra itmi'nân-ı nefs, sonra İslâm-ı hakiki hâsıl olur.
Fenâ fiş-şeyh, hakiki fenânın başlangıcıdır. (İmâm-ı Rabbânî)

Hazret (k.s) Dedesi Abdurrahman-i Tağî’nin (k.s) Cezbe hakkındaki Sohbetini Nakletti:

CEZBE: Allah’ın (c.c) kulunu kendine çekmesidir. KALB. İlahi aşkın hararetiyle, parlar, saflaşır ve muhabbet ateşi, dumansız barut gibi, alevlendikçe gönül sahibi olanlarda harikulade haller meydana gelir. İşte bunların, her biri cezbe’dir.

CEZBE; Muhabbeti İlahiye denizinden, damlalardır. Sayıyla sayılmaz, nihayeti bulunmaz. Fakat cezbe dalgalarının, kimisi büyük, kimisi küçük olur. Bazı kere hep birden, bazı kere de derece, derece kaynar ve fevaran gelir. Bunların hepsi hevaya tabidir. O heva ki (Aşk’tır). O Aşk ise muhabbetullah (Allah sevgisi.) muhabbeti Resulullah’tır.

Herkes muhabbet deryasında, kendi kendine yüzemez. Beşeri kuvvet ve marifetle bu umman geçilmez. Bu ummandan geçebilmek için illa bir MÜRŞİD’İ KÂMİL’İN eline yapışmak gerekir. Çünkü demişlerdir ki: Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur.

Resulü Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur.«Rahmani olan cezbelerden bir cezbe, Sekaleyn’in ameline denktir eşittir.» HŞ.

Hadis’in daha açık şekli şöyledir: Yani, bir kişiye Rahmani Cezbelerden birisinin isabet etmesiyle o kişi, Sekaleyn’in amellerinin toplamı kadar amel, ibadet yapmış gibi kabul edilir ve o derece sevap alır, menfaatlanır.

Sekaleyn: İnsanlar ve cinlerin peygamberi demektir.

Gavs’ı Sekaleyn’in: Manası şöyledir: İnsanların ve Cinlerin Gavs’ı demektir.

Abdurrahman’ı Tağî (k.s) üstadı Gavs-ı Hizani (k.s) için şöyle dedi:

Cezbe sultanı idi. Cezbe vasıtasıyla yüksek makamları kazanmıştı. Bu sebeple de şöyle buyuruyorlardı:

«Cezbesi olan müride daha fazla muhabbetim geliyor. Cezbe ya mürşidin, ya, Rasulullah’ın (sav), ya da Allah’ın (c.c) muhabbetinden dolayı yahut onların korkusundan dolayı olur.»

Şöyle de anlatırdı:

«MECAZİ CEZBE, HAKİKİ CEZBE nin gölgesi,HAKİKİ CEZBE’de Allah’ın (c.c) arşının gölgesi altındadır. Eğer kendisine Cezbe verilen mürid, cezbesini muhafaza eder; Kendisinden fazlalık katmazsa, kısa zamanda bu mecazi (taklidi) cezbesi hakiki cezbeye döner. Bir bağırmayı iki etmeyin.Sadatlarımız bize ne verdiyse bizde size onu veriyoruz. Size ne vermişsek, onu ne eksik, ne de fazla edin.»

Abdurrahman-ı Tağî (k.s) bu konu üzerine şöyle buyurmuştur:

«Ben Cezbeyi sofilikle değil, kalbimle ölçerim. Bir kişinin cezbesiyle kalbim ferahlarsa; Bilirim ki onun cezbesi doğrudur. Yok, eğer, o kişi cezbesine ilave ediyorsa. Kalbimdeki muhabbet soğur. O zaman anlarım ki o cezbesine ilave ediyor.”Diye buyurmuştur.

Hazret (k.s) Şeyh Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s) Hz. nin Vecd halinden bahsetti:

Vecd: Haktan gelen tecelliler sebebiyle kendinden geçme hali.

Şeyh Seyyid Sıbgatullah (k.s) yanında dört halifesi olduğu esnada Vecd konumuna geliyor ve o anda halifelerine isteyin ne isterseniz vereceğim diyor.

1- Aşk ve muhabbet isterim. Gavs (k.s) verdim diyor.

2- Cezbe isterim. Gavs (k.s) verdim diyor.

3- Şehâdet isterim. Gavs (k.s) verdim diyor. (Şehadet: Şehitlik, şahitlik.)

4- Abdurrahman-ı Tâgî (k.s) zürriyetime ilelebet şeriat'ın Mutâbaat’ını isterim diyor. Gavs (k.s) verdim diyor ve işte istendi mi böyle istenir demiş. (Mutâbaat: Tabi olma, uyma.)

Hem kendine hem de ümmeti Muhammede, Gavs’dan (k.s) aşk ve muhabbet isteyen Birinci. Halifesi Aşk ve muhabbet tesiriyle fazla dayanamıyor vefat ediyor.

İkinci. Cezbe isteyen halifesi sürekli cezbeli haliyle irşat yapamıyor. Hatta namazı bile olmuyor, oda cezbeli olarak vefat ediyor.

Üçüncüsü. Şehâdet isteyen halifesi Şehit oluyor.

Dördüncü Halifesi. Şeriatın Mutâbaat’ını hem kendi, hem de zürriyeti için isteyen Abdurrahman’i Tâğî (k.s) için hâlâ hatmelerde onun zürriyetine dua ediliyor.Hakiki manadaki Mürşid’i Kâmil’lerin halleri böyledir. Önemli olan evliyaullahın halleriyle Hâllenmektir. Cenabı Allah o mübareklerin halleriyle Hâllenmeyi bizlere nasip etsin Âmin İnşâallah.

Hazret (k.s) Cezbe Hakkında Bir Menkıbe Nakletti:

Sadatlarımız kalb zarrafı olduklarından, kişinin halinin hakiki yahut Riyakâr olduğunu anlarlar.

Hoca Husam Efendi (k.s) bir gün camide vaaz u nasihat ederken bir kişi sohbetin tesirinden “ALLAH” diye can’ı gönülden feryat edip, bağırınca, Hoca efendi:

AŞK OLSUN. Diyor.

Mübareğin böyle bir iltifatına da ben mashar olayım düşüncesiyle riyakârın biriside gafletle ve sadece diliyle “ALLAH” diye bağırıyor.

Hoca Hüsam Efendi (k.s) Hz. ona da: ÇÜŞŞŞ. Diyor.

Hazret (k.s) Cezbe konusunu DedemAbdurrahman-i Tağî (k.s) şöyle açıklamış:

« CEZBE (sadece) Nakşibendî de vardır. Diğer tarikatlarda cezbe yoktur. Diğer tarikatlarda olan birisine cezbe gelirse o, Nakşibendî malıdır.»

Yani, Diğer tarikat mensuplarının feryadı, bağırması manada cezbe hali değildir. Hal itibariyle cezbeye benziyorsa da o cezbeden başka bir haldir. Başka tarikatların mensubu iken kendisine gerçekten cezbe isabet eden kişinin bu hali fazla sürmez, ilerleyemez. Çünkü cezbe ile yetiştirme sadece Nakşibendî yolunda olur. İllaki o kişi eninde sonunda yine bir Nakşî koluna intisap edecektir ki, cezbesinin devamını sağlayabilsin.

“ Hakiki manadaki Cezbe sadatların elindeki bir şeydir, dilediklerine verirler.” Vesselâm.

Hazret (k.s) Şahı Nakşibendî Hz.lerinin (k.s) Cezbe ile ilgili sohbetini bize nakletti:

Azizim, Vecd (insanın iradesi dışında oluşan, cezbe, sıçrama, bağırıp çağırma, sema,) Gibi hal ve hareketlerin makbul olmadığını, yine Nakşibendîlere ait bir söz ve yaşanmış bir olayla tekrar. Hatırlatmak istiyorum.

Mektubat sahibi İmam’ı Rabbani (k.s) anlatıyor.

Şeyhimizin, Muhammed Bakibillah’ın (k.s) şöyle dediğini işittim:

“Hâce Muhammed Bahâettin Nakşibent,(ks) Buhara ulemasını toplayıp, onları cehri (sesli) zikir yapmaktan men etmek için şeyhi Emir Kulâl in dergâhına götürdü.

Oraya gelen Ulema Emir Kulâl Hz. ne şöyle dediler:

Cehri zikir yapmayınız! Bu Bidattir!

Onlara cevap olarak Emir Kulâl Hz şöyle dedi:

O halde yapmayız.”

Bunu anlattıktan sonra İmam-ı Rabbani (k.s) şöyle der:

“ Bu tarikat’ı Âliyyenin büyüklerinden, Cehri zikir için böyle bir muballağalı durum zuhur ettikten sonra insanın iradesi dışında oluşan, cezbe, sıçrama, bağırıp çağırma, gibi haller ve vecdler için ne denir? Kaldı ki bunlar tarikat adabında olmayan, gayri meşru sebepler üzerine oluşmuştur. İmam-ı Rabbani’ye (k.s) göre bu haller istidraç kabilindendir. Zira haller, zevkler, istidraç ehline de zahir olur.

Hallerin doğru olmasının alâmeti: Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak suretiyle, Şeriata uygun yaşamaktır. Bu noktada yine İmam-ı Rabbani’ nin şu hükmünü de uygun buluyorum. Şöyle diyor: “Tarikat-ı Nakşibendî’ye ye suluktan maksat; Bilinmeyen şekilleri bilmek, mahiyeti belli olmayan nurları ve renkleri görmek değildir. Zira bu gibi şeyler, oyun ve oyalanmaya dâhildir, demiştir, Vesselâm.

Hazret (ks) Muhabbet ve Cezbe Hakkında, Abdurrahman-i Tâgî’nin (ks) bir sohbetini nakletti:

Kişi kendi nefsini çok hakir görür. Ayrıca kendisini Allah’ın (c.c) sıfat ve tecellilerinden yoksun görür. Allah’ın (c.c) tecelliyatını kâfir de görür, ancak anlamaz. İnsan böyle düşünürse varlık duygusundan sıyrılır. Böylece diğer insanlara karşı mütevazı ve alçak gönüllü olur.

Allah’a (c.c) varan yollar dörttür.

1- Muhabbet yolu.

2- Kendi varlığından sıyrılma yolu.

3- Bütün varlıklara karşı kendisini ihtiyaçsız hissedip onlara yüksekten bakma yolu.

4- Kendisini varlıklara karşı muhtaç hissetmek ve onlara karşı mütevazı olma yolu.

Muhabbet Kişinin varlıklar karşısında kendisini ihtiyaçsız sayması. Muhtaçhissetmemesi ise, varlık duygusundan sıyrılmayı gerektirir. Eğer mürid varlık duygusundan kurtulursa, kendisini Allah’ın (c.c) ve şeyhin sıfatlarından yoksun görür. Kendi dışında kalanları ise değişik görür.Neticede bu hallerinden dolayı kendisini herkesten aşağı görür. Böylece Allah’a (c.c) giden yollar dörtten ikiye iner.

Cezbenin İki Yolu Vardır:

a- Muhabbet yolu

b- Varlıktan sıyrılma yolu.

Yolların en sağlamı kişinin kendi varlığından sıyrılarak kattettiği yoldur.

Çünkü bu yol sofiyi bazı tehlikelerden korur.

Bu konuda Beyazıt-ı Bestami ile Ahmed i Cami Hz.nin arasında geçen olay bizlere ışık tutar.

Beyazıt, Ahmet-i Camiye der ki: “ İkimizde aynı anda cezbeye sahip olduk, ama ben uçuruma düştüm sen ise düşmedin bunun sebebi nedir?” Ahmet-i Cami der ki: Sen dedin ki, benim arş sancağı üzerinde çadırım var. Ben ise dedim ki, arş sancağı altında çadırım var. Beyazıt (k.s) bu yolda bir takım uçurumlara düşmüştü. Ahmet-i Cami (k.s) ise düşmemişti.

İbrahim Çokreşi (k.s) diyor ki: “ Ben Seyda’ya sordum. Bu sözler onların ihtiyarı dâhilinde midir?” Abdurrahman-i Tağî (k.s) cevaben buyurdu: “Hayır, kendi ihtiyarları dâhilinde değildir. Bu iki söz de varlıktan kurtulmayı sona erdirici mahiyettedir.Ahmed-i Cami (k.s) bu hâlden kurtulmuştur.”(İhtiyarı: İradesi)

Aklı başında olan bir mecnunun şöyle bir âdeti vardı:

Dünya ehli zengin bir kişi kendisini ziyarete gelirse onunla, çıplak bir şekilde ve elindeki tespihle zikir ederken konuşurdu. Yanına bir fakir gelirse gayet edepli konuşurdu. Bunun sebebi şudur: Ehl-i Dünya olan kişi, kendisini tecellilerden mahrum kılar. Ama fakirler ise böyle değildir. Buyurmuşlardır.

TEVECCÜH…

Hazret (ks.), Sadatlarımızın Teveccüh konusundaki görüşlerini nakletti:

Teveccüh, yöneliş demektir. Genelde Hakka yöneliş ve kalbi alaka için kullanılır. Müridin mürşidine bağlanıp yönelmesi anlamında kullanıldığı gibi, mürşidin, müridini karşısına alıp ona nazar etmesi anlamında da kullanılır. Bu manada ki Teveccüh için:

«Allah’u Teâlâ benim sadrımı ne ile doldurdu ise, ben onu aynıyla Ebu Bekir’in sadrına ilkâ (yerleştirdim) diye buyurmuştur.» hadisi delil sayılmıştır.

Mürşidin nazar ve nefesiyle müridini etkileyip onu bir bakıma ruhi yükselişe hazırlaması, güneşe tutulan büyüteçlerin yoğunlaştırdığı güneş ışınlarının temas ettiği maddeleri yakmasına benzer.

Teveccüh daha çok Nakşibendîlikte kullanılan bir kavramdır. Teveccühün müritten mürşide doğru olanı “rabıtayı muhabbet” denilen şekildir. Mürit mürşidinin ruhaniyetine muhabbet yoluyla teveccüh edince mürşidin ruhaniyeti onun kalbinde feyz tesiri gösterir. Bu feyz, beşeri zaaf ve sıfatları izale eder.

Mürit, zamanla şeyhinin boyasına boyanır.Bu sevgi sonucu meydana gelen kalbi beraberlik, aynileşmeyi doğurur. (Şeyhinde yok olma)

Hazret (ks) bu sohbetinde: Teveccüh hakkında Abdurrahman’ı Tağî (ks) sohbetini nakletti:

Teveccüh, bir şeye yönelmek ve onunla ciddi olarak ilgilenmek demektir. Burada anlatılan teveccüh, mürşi*din müridin hasta kalbine yönelmesi onun tedavisi. İle il*gilenmesidir. Bu bir manevi ameliyattır.

İnsanın kalbi, yaratılışta temiz ve nurani olarak yara*tılmıştır. Fakat kalp zamanla işlenen günah kirleriyle ka*rarır, paslanır üzerini zulmet kaplar, kalb katılaşır. Nefis ve şeytandan gelen tahribatla kalb yaralanır.Teveccüh, nurani bir ameliyat olup bu işte ehil ve ehliyetli olan Mür*şid-i Kâmil tarafından gerçekleştirilir.

Bu ameliyata hazırlanma safhası vardır.Teveccüh yapılacağı gün, sabahından itibaren yeme içme yapıl*maz. Teveccüh’e abdestli girilir, adap üzere oturulur. Oturma şekli hatmeden faklıdır. Sıra halinde, sırtı sırta vererek oturulur. Her sıra arasında mürşidin geçebilece*ği kadar bir boşluk bırakılır. Gözler kapanır, 25 esteğfi*rullah çekilir ve manevi doktorun, Mürşid-i Kâmil’in içeri girişi beklenir. Teveccüh bitene kadar gözler açılmaz.

Bu halde bütün dikkat manen yaralı olan kalbe ve bu ya*rasını saracak tabibe. YaniMürşidine çevrilir.

Mürid, Mürşidini Allah tarafından görevlendirilmiş ve manevi cihazlarla donatılmış bir doktor olarak görmelidir. O, Allah’u Teâlâ'nın izni ve desteği ile Hz. İsa (as) nefesiyle ölüleri dirilttiği gibi, manen ölmüş kalpleri ilahi nur ile tedavi eder. Mürşid-i Kâmil Resulullah Efendimizin (s.a.v) varisi olduğu için, onun nazarla kalpleri tedavi haline de varis olmuştur.

Mürid kalbinin doktoru olan mürşidini aşk ve hasretle bekler. Sesini duyunca sevinir, içi ferahlar, ondan bü*yük bir tat alır, gönlü hoş olur.

Mürid, Mürşid’i, Silsile-i Şerifi okurken üzerine Allah’u Teâlâ’nın nurları ve ilahi tecellileri indiğini düşünmelidir. Ayrıca Resulullah Efendimizin (s.a.v) ruhaniyetinin o meclise teşrif ettiğine, Sadat-ı Kiramın himmetlerinin yetiştiğine, hepsinin getirdiği manevi hediye ve ilaçların Mürşid’in eline teslim edildiğine itikat etmelidir.

Mürşid bu emanetleri kalbi ve gönlüyle hazır ve ehil olanlara verir. Onlara lâyık olmak için zahiren ve batı*nen edebe sarılıp Mürşide yönelmelidir. Boynunu büküp onlara çok muhtaç bulunduğunu fakat lâyık da olmadı*ğını, kendisinden başka herkesin maksadına ulaştığını, kendisinin ise nefsinin elinde geri kaldığını, çok garip ve çok aciz olduğunu düşünmelidir.

Teveccühte herkes, ümitle korku arasında olmalıdır. Tek ümidi mürşididir, korkusu ise nefsidir. Mürid, Mürşi*dinin kendisine yönelmesi, hasta nefsiyle ilgilenmesi, ona bir ilaç vermesi için kalbiyle çok yalvarmalıdır. Sa*dat-ı Kiram'ın himmeti, müridin bu himmeti talep edişindeki teslimiyet, samimiyet ve edebine göre gelir.

Mürid, mürşidinin. Yanına yaklaştığını hissedince bü*yük bir ikram ve feyizle yüz yüze. Geldiğini düşünmeli, mürşidine olan muhabbet ve hürmeti artmalı bütün var*lığı ve duyguları ile ona yönelmelidir.

Mürşid’i tam yanına gelip hizasına durunca mürid nor*mal bir şekilde ağzını açmalı ve mürşidin nur ve feyiz yüklü nefeslerini içine üfürmesini beklemelidir. Kalbinin bütün yaraları için en güzel ilaç olan bu nur ve feyzi mürşidi ağzına üflediği zaman, nefesiyle içine çekmelidir. Mürşidi kaç defa nefes verirse, hep aynı niyet ve edeple verilen nefesi içine çekmelidir. Teveccühbitimi*ne kadar mürid huzur halini ve mürşidinden himmet ta*lebini ( manen içinden ) devam ettirmelidir.

Teveccühün sonunda okunan bir sure veya ayet Te*veccühün bittiğini gösterir. O zaman 25 defa esteğfirullah denir ve gözler açılır.

Not: Teveccühün ne zaman yapılacağını Mürşid belirler.

Hazret (ks) dedem Muhammed Diyâuddin (ks) Teveccühün tarifini şöyle bildirmiş:

Teveccühte halka halinde oturulur, halkaya sığmayanlar halkanın ortasında birbirlerine sırt vererek oturur. Hemen mürit günahlarını gözünün önüne getirerek, kalbinin, günahların tesiriyle parçalanmış. Siyahlaşmış ve hastalanmış olduğunu tasavvur eder.(düşünür) Kendi kalbinin şifası için oturduğuna inanır ve şöyle tasavvur eder. İsa (a.s) kör, topal, sağır ve çeşitli hastalara. Şifayı Allah’tan dileyip, kendiside vesile olduğu gibi, üstadında yanında çeşitli dermanlar vardır. Biraz sonra gelir, hastaları muayene eder ve en faydalı ilaçlarla onları tedavi eder. Kendisinin de hasta olduğunu düşünerek üstadına içinden yalvarır. Üstat içeri girerken muazzam bir sükût halinde kalbi üzerinde durur. Gözleri kapalı olduğu halde, hastalarının İsa (as) görüpte sevindikleri gibi sevinirler. Kalbini ve hastalığını üstada manen ve sessizce arz etmekle üstadını, karşısında veya başının üzerinde hayal eder. Kalp gözü ile de güneşten daha parlak meşalenin, sol memenin iki parmak aşağısındaki kalbine nüfuz ettiğini düşünür. Yani müridin sol memesinin iki parmak aşağısındaki kalbi hayvanisinden başka, bir de nurani ve bedeni kuşatmış, başı kalbin üzerinde olan kalbi insaniyyeyi tefekkür eder. Fakat kalbi insani çok aydın olduğundan dolayı, ancak sadatların himmetiyle ve üstadının vasıtasıyla görülebilir. Teveccühte otururken. Üstadının müşahedesini. Yani manevi gözle kendisine bakmasını. Ve kalbindeki hastalığını tedavi etmesini mürit talep eder.Şeyhinin huzurunda ve sohbetlerde bu rabıta son derece faydalıdır.

Hazret (ks.) Teveccüh’e hazırlanmayı şöyle tarif etti:

Mürit Teveccüh alacağı gece sekiz şartı öğrenir, istihare yapmak için yatar. Tarikat tazeleyenler teveccühe kadar konuşmaz. Teveccüh olacak günde, sabah namazından teveccühün sonuna kadar. Zorunlu hal olmadıkça yemekten sakınırlar. Teveccühten biraz evvel, istihare eden veya rüya gören, imkân bulursa hallerini üstada arz eder.Teveccüh adapları öğretilir, acemiler ayrı bir halkada oturur. Onlara şu talimat verilir: Sol memenin iki parmak altında, çam kozalığı şeklinde bir parça et var, her hayvanda olduğu gibi, insanda da vardır. Üst tarafı ulvi, alt tarafı süflidir. İçi boş hatlar halindedir, aslı maddedir. Âlemi emirden ona bağlı latif bir cevherde, kalbi insani vardır. Kalbi insaninin ilk makamı arştır. Allah’ın tecelli ve azametinin kapladığı yerdir. Kalbi hayvaninin içine konulmuştur. Kendisi çok büyük ve geniştir. Hatta arşı bile kuşatır. Bu kalp zor riyazetler, halis ve çok amellerle müşahede edilir. Mürit Teveccühte, bu kalbe mukabil olan, kalbi hayvaniye’ye basiretle yönelip bakar. Bu kalbin nurunun ancak günahlardan kararmış olduğuna, nefs ve şeytanın etkisinden yarıldığını tasavvur eder. Günah nispetinde bu kalp nura niyetten karanlığa girmiş ise de üstadın nefesi ile ve eliyle temizlenir, açılır diye inanır. Üstat Teveccühe girdiğinde, beraberinde lokman hekimin tıbbı, İsa (as.) mın duası vardır. Mürit manevi gözle üstada ve kalbinin yaralarına bakar. Kendisini muhasebe ederek, yine sessizce içinden üstada yalvarır. Teveccühe oturduğu andan itibaren teveccüh bitinceye kadar kesinlikle gözler kapanıp, açılmayacaktır. Bu durum teveccühün şartlarındandır ve çok önemlidir. Üstadın sesini duyduğu an ferahlayıp, lezzet duyar. Üstada karşı kendini korku ve ümit arasında bulundurur. Kendine teselli verir. Şimdiye kadar nefsimin emri altında ve isyanda olduğum için, ben nerede, Allah’ın affı nerede, fakat şimdilik nefsimin esaretinden kurtulup, Allah’ın dostlarından bir dostun tasarrufu altına girdim. Nefsimden şikayetçiyim, fakat evliyanın duası en büyük sığınaktır, himmetleri hazırdır, onların ruhları, enbiya, melekler ve ashabın ruhları ile birlikte hazırdırlar. Hazır oldukları içinde, Allah’ın tecelliyatı teveccüh mahalini kuşatmıştır. Mürit, kendi kalbi gafil olduğundan bu meclise layık olmadığını düşünür, kemali edeple sessizce inler, feryat eder, nefsini ezmeye çalışır. Var gücü ile üstadın sesini ve yanına gelişini bekler. Hiçbir an gaflete düşmez. Üstadı karşısına gelinceye kadar böylece devam eder. Üstat karşısına gelir, ellerini omuzlarına koyup yüzüne üfürür. Bundan sonra mürit ağlar, inler. Bu büyük nimetin ve bu büyük saadetin lezzetini talep eder, korku ve ümitle beraber sevinir. Üstadın üfürdüğü nefesini içine çeker, nefesinin, nur nispetinin kalbine girdiğini tasavvur eder. Üstadının nefesini aldığı zaman, üstadım kalbimin içindeki acıyı, gafleti, karanlığı nefesiyle çekti diye sevinir. Üstat gittiği zaman, himmetini diler. Ziyadesini talep eder kalbinin şifa bulduğuna inanır, teveccühten sonrada bu temizlik ve güzel hal üzerinde hayatını devam etmeye azim eder. Günahlardan uzak durmaya çalışarak ibadetlere ve üstadına daha sıkı yapışır. Diye buyurmuştur.

Riyazet: Nefsi kırma fani şeylerden nefsini çekerek kanaat içinde yaşamak. Bir hastalıktan. Dolayı veya. Nefsini Terbiye. Maksadıyla. Çok. Yemek. Ve içmeyi. Terk ederek. Faydalı. Fikirlerle. İbadet. Ve ilimle. Meşgul olmak. Az gıda ile yaşamak.

Hazret (ks) bu sohbetinde kendisiyle ilgili bir kısa menkıbe anlattı:

Bir gün Hazret (ks) Teveccühe giderken Seydayı Taği Hz. nin yeğeni gelmiş. Beraberinde gelen kişi Hazret’e (ks) sormuş. Seydayı Taği nin yeğeni varken sen Teveccüh yapabilir misin?

Hazret’te emir geldi, herkes toplandı bu cemaate Muhammed Diyâuddin Hz. bile olsa yapacağım çünkü görev verildi diyor. Teveccühü yaptıktan sonra Seydayı Taği’nin yeğeni ağlıyor, çok muhabbet duyuyor, âşık oluyor. Beraberindekilere ben Muhammed Diyâuddin Hazretlerinin Teveccühüne girdim ama Şeyh Lütfi Hazretlerinin ki kadar lezzet alamadım diyor.

Hazret (ks) bu sohbetinde: Teveccüh de, Hakiki Cezbenin oluşuyla ilgili olarak, babasının Demirci köyünde ki bir hatırasını anlattı.

Babam Şeyh Nasır Hazretleri (ks) Teveccüh başladıktan sonra. Bir mürit ayağa kalktı ne duruyorsunuz kalksanıza, uyansanıza Rasulullah (sav) geldi. Sadatlar geldi diye bağırdı. Teveccüh bitti, sonra bir gün yine teveccüh yapılacaktı. O mürit girmek istedi, Babam izin vermedi, mürid de dışarısı karlı ve soğuk olduğu halde orada rabıta yaptı. Teveccüh bittikten sonra babam beni dışarı gönderdi. Mürid O karda terlemiş etrafındaki karlar erimişti. Rabıtadan kaldırmaya çalıştım, kalkmadı içeri girdim. Babam git teveccühe alındığını söyle rabıtadan kalksın dedi. Bende gittim teveccühe alındığını söyledim, çorba içeceğiz dedim. Mürit hayır dedi ve gelmedi. Sonra bir gün yine teveccüh vardı, babam o müride girme diye ısrar ettiyse de o mürit senin bana sözün var gireceğim dedi ve girdi. Teveccühteyken O mürid ayağa kalktı ne duruyorsunuz. Uyansanıza, ayağa kalkın Rasulullah (sav) geldi, Sadatlar geldi dedi ve yere düşüp bayıldı.

Teveccüh bitti o mürit teveccühten bir kaç gün sonra vefat etti .

İşte esas cezbe budur ses çıkarmak ortalığı velveleye vermek cezbe değildir. Hazret (ks) tarikatta rabıta çok önemlidir, Rabıtaya önem veriniz diye tavsiyede bulundu.

CimenUsta

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

batuhan1991

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Merak127878

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yeni Üye

$
0
0
Cümleten Selamun Aleyküm ,dua eder,dua beklerim.Forumdaki samimiyet çok güzel.

Hadim verme

$
0
0
Merhaba

Forumda bulamadım ama hadim davet dışında başkası tarafından hadim verilirmi? Bir başkasının hadim'i bir başkasına geçer mi ?

Hadim temizletmek isteyen biri temizletmek yerine başkasına verse ne gibi sıkıntılar olur. Teşekkürler

Hadim Sayısı

$
0
0
Merhaba

iki kişi veya daha fazla kişi aynı davet'i uyguladığını farz edersek ve hepsine hadim geldi desek ki davetlerde hep bir isim geçiyor. Bu kişilere aynı hadim mi geliyor yoksa her birine farklı bir hadim mi geliyor ? Aynı isimden aynı vasıfta kaç tane hadim var ? Anladığım kadarı ile gelen hadim hayatı boyunca o kişide kalırmış.

sorularım da art niyet aramayın. Düz mantık ile sorulmuş sorular dır. Selamlar

tefekli55

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Melagoz

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Çocukken yaşadığım çok önemli olaylar aklıma takılan sorular

$
0
0
Merhaba değerli hocalarım babamı 15 yıl önce kaybettim babam git gide tuhaflaşmaya başlamıştı et gibi şeyler yemiyor gözümüzde hiç bir şey bırakmayan babam kıyafetimin yırtılmasına rağmen yenisini almıyor yama yapılmasını istiyordu bir gün evde büyük bir tartışma çıkmış ve babam gelip beni okuldan almıştı annem bana yetişemeyip memlekete dönmüştü babamla beraber 2 3 gün süren yolculukta bana eğer gideceğimiz yerde ikram olarak sadece su istersen seni hep böyle gezdiririm demişti birlikte arabayla şehir şehir geziyorduk küçüklük aklı bir şeyin farkında değildim ve bir ailedeye geldik oradaki adamın dedemin askerlik arkadaşı olduğunu öğrendim babam beni derede çırılçıplak yıkayarak o aileye teslim etti ve Tanrı misafiri olduğumu söyledi aile beni jandarmaya teslim ettiğinde nasıl olduğunu tam hatırlamıyorum ama eniştwm gelip beni aldı ve babamı bir dağda çırılçıplak taş toprak yerken bulduklarını hatırlıyorum ertes gün memlekete dönüp akıl hastenesine teslim ettiler ve orda intihar etti kimse bana olayın gerçek yüzünü anlatmadı o zamanlar farkında değildim ama yaş ilerledikçe olayların normal olmadığını idrak etmeye başladım bu siteyi de görünce bilmeyen kimseye anlatmadığım olayı sizlere sormak istedim sizce babama ne olmuştu beni niye hiç tanımadığı aileye teslim etmişti ? @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Şeyâtîn Şeytanlar İnsi ve Cinniler

$
0
0
Şeytanlar, insî ve cinnî olmak üzere iki kısımda mütâlaa edilmiştir ki, "Böylece her nebi için ins ve cin şeytanlardan düşmanlar var ettik." (En'am, 6/112) ayeti, bu hakikatı ifade eder. Ayette geçen "Şeyâtîn" kelimesinin manasında iki rivayet söz konusudur. Ulemâ arasında her iki rivayeti de destekleyen bir hayli insan vardır.

Birincisi: Bu kelimeden maksat, insan ve cinlerin azgın ve sapkınlarıdır ki, İbn-i Abbas (ra) bu görüştedir. Bir rivayete göre Atâ, Mücâhid, Hasan ve Katâde gibi büyük imamlar da bu görüşü paylaşırlar. (1) Onlara göre hem Cinlerden hem de insanlardan şeytanlar vardır. Cinnî şeytanlar, mü'min insanları kendilerine uyduramayınca insî şeytanlara giderler ve bunları o mü'minler üzerine salarlar. Bu hususu te'yîd eden şöyle bir hâdiseden bahsederler: Allah Rasulü (sav), Ebu Zer'e (ra) sorar: "İnsî ve cinnî şeytanların şerrinden Allah'a sığındın mı?" Hz. Ebu Zer de bu suale, yine bir sual ile karşılık verdi: "İnsanlardan da şeytan var mı?" Allah Rasulü cevabında: "Evet, hem de onlar cinnî şeytanlardan daha da şerirdirler." (2) buyurur.

İkincisi: Şeyâtin, insî ve cinnî şeytanlardır ve bunlar İblis'in evlatlarıdır. İblis, evlatlarını iki gruba ayırmış, bunlardan bir kısmını insanlara karşı, diğer kısmını da cinlere karşı vazifelendirmiştir ki, bunlar vazifeli oldukları saha itibariyle bu ismi almışlardır. (3)

Aslında, bu iki mana arasında ciddi ve neticeye tesir eden bir ayrılık olmamakla beraber, birinci rivayet her halde ayetin zahiri manasına daha uygun düşmektedir ki, alimlerin ekserisi bu birinci manayı tercih etmişlerdir. Ayrıca bu hususu teyid eden, Efendimizden (sav) mervi bir çok rivayet de mevcuttur. Bu cümleden olarak, Allah Rasulü (sav) bir hadis-i şeriflerinde: "Sizden biriniz namaz kılarken, önünden herhangi bir kimsenin geçmesine müsaade etmesin, gücü yettiği nispette ve en uygun şekilde ona mani olmaya çalışsın. Yine de inat edip önünüzden geçmek isterse onunla dövüşsün, çünkü o Şeytan'dır." (4) buyururlar.

Bir başka defasında Efendimiz (sav), sokakta bir güvercin arkasından koşup duran birisini görür ve şöyle buyurur: "Bir şeytan, diğer bir şeytanın peşine düşmüş!.." (5)

İşte bunlar gibi daha pekçok rivayetlerde Allah Rasulü (sav) bazı şahıslara, hatta daha başka varlıklara bazı hareketlerinden dolayı, doğrudan doğruya "Şeytan" demiştir.

Yukarıda da temas edildiği gibi, aslında her iki mana arasında neticeye tesir edecek ciddi bir ayrılık yoktur. Zira birinci görüşte olanlar, kalp ve kalıbı birden ifade ile insana şeytan derken, ikinci manayı tercih edenler, kalp ile kalıbı birbirinden ayırmış ve "Kalıbıyla insan, fakat kalbiyle şeytan" demek istemişlerdir. Bunu destekleyen bir rivayet de vardır:

Huzeyfe (ra) anlatıyor: Bir gün Allah Rasulü'ne: "Ya Rasulallah! Bizler şer içindeydik, Cenab-ı Hakk bizlere hayır ihsan etti ve şimdi hayır içinde bulunuyoruz. Acaba bu hayırdan sonra tekrar şer gelecek mi?" Allah Rasulü: "Evet" dedi. Ben de: "Acaba o şerden sonra tekrar hayır olacak mı?" diye sordum, yine "Evet" dedi. Bunun üzerine " O nasıl olacak?" deyince Allah Rasulü de: "Benden sonra bir kısım devlet adamları gelecek ki, benim yolumu ve benim sünnetimi takip etmeyecekler. Hatta onlardan öyleleri idareye vaziyet edecek ki, beden ve cesetleri insan cesedi ama, içlerinde taşıdıkları kalp, şeytan kalbi!.." cevabını verdi. Allah Rasulü'nün bu izahı üzerine "O zaman ben nasıl hareket edeyim?" diye sorunca da: "Dinle ve itaat et! Sırtına vurulsa, malın elinden alınsa, yine dinle ve itaat et!.." (6) buyurdu.

[1] İbn-i Kesir, Tefsir, 3/312,313
[2] Müsned, 5/178
[3] Razi, 13/154; Alusi, Ruhu'l-Meani, 8/5
[4] Buhari, Bedu'l-Halk 11; Müslim, Salat 258,259,260; Ebu Davud, Salat 107
[5] İbni Mace, Edeb 44; Ebu Davud, Edeb 57; Müsned, 2/345
[6] Müslim, İmare, 52
varlığın metafizik boyutu-f.gülen

Rüyada istediğni görmek için dua

$
0
0
İstediğiniz rüyayı görmek için kullanabileceğiniz bir Dua ve mücerrebdir :)


Ela yalemü men halak ve hüvel latıyfül habiyr.
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ.

Bu yukarıya yazdığım ayet Mülk suresi 14. ayettir. Mülk suresi okuyana şefaat eden bir suredir ,kabirde dahi yalnız bırakmaz okuyanı.Faziletleri saymakla bitmez.Herneyse konumuza dönelim .Bu ayeti arapça olarak bir kağıda yaz gece yatarken başının altına koy ve neyi görmek istiyorsan niyetini yap 7 defa bu ayeti oku.Göreceksin mutlaka, abdestli olarak yapman daha hayırlıdır.İlk gecede görürsün he oldu görmedin.7 geceye kadar okumasını tekrarla ayeti yeniden yazmana gerek yok orda kalsın.Ayrıca bu şekilde uyguladığında bu ayetin koruyucusu olan meleğide görebilirsin.Çokta sevimli görünür korkmazsın.Büyük ihtimalle rüyanda görünür.

Nohut ile yapılan Büyü

$
0
0
NOHUT BÜYÜSÜ

UYARI.bilgi amaçlıdır büyü ögretilmemektedir.

Nohut büyüsü nohut, mercimek, buğday, çavdar ve arpa gibi her türlü hububat ile yapılabilen etkili bir aşık etme ve kendine bağlama büyüsüdür. Eski dönemlerde daha çok karı-kocayı birbirine bağlamak işin yapılsa da birbirlerini hiç tanımayan iki yabancıyı da aşık ettirecek kadar tesirli bir uygulamadır.

Nohut büyüsü Eski Uygur büyülerinden biri olup temeli şaman kültürüne dayanır. Yapılışı sırasında tılsımlı sözcükler okunmaması ve kısa sürede insanları amacına ulaştırması bakımından çok sık tercih edilen bir büyü uygulaması haline gelmiştir.

Nohut büyüsü niçin kara büyü olarak kabul edilmiştir?

Nohut büyüsü ya da diğer ismi ile hububat büyüsü sadece aşk konusunda insanları mutlu eden masum bir büyü olarak algılanmamalıdır. Çünkü bu büyü bazen çok tehlikeli bir silah olarak da kullanılabilmektedir.

Evli kişilerin eşleri dışında başka birisine aşık ettirilmesi amacıyla yapıldığında evliliği bir anda bitirip “yuva yıkma” özelliği vardır. Bu büyü nedeniyle eşini ve çocuklarını bırakarak giden sayısız kişiye rastlanmıştır.

Aynı zamanda eski dönemlerde kızların tahtın tek varisi olduğu saraylarda bu büyü sıkça yapılmaktaydı. Bu büyü ile ülkelerin yönetimine bile talip olunabiliyordu.

Aynı biçimde zengin kişilerin mallarına evlilik yoluyla ortak olmak isteyen kötü niyetli insanlar da bu büyüye başvurmaktaydı. Bu tarz büyülerin şerrinden korunmak için ilkçağ toplumlarında ya etkili önlemler alınmaktaydı veya evliliğin “aile içinden” olması şartı getirilmekteydi.

Yani nohut büyüsü ekseriyetle aşk duygusuna karşılık bulmak üzere uygulanmamış daha çok başka kötü niyetlerle icra edilmiştir. Tabi sadece gönlünden geçen aşk duygularına yanıt bulmak için nohut büyüsüne başvuran temiz kalpli insanlar da yok değildir.

Nohut büyüsü nasıl yapılır?

Nohut büyüsünün esasını sayı sistemleri oluşturmaktadır. Yani aşık ettirilecek kişiye göre belli sayıda nohut alınarak çeşitli aşamalardan geçirilir.

Alınacak nohut sayısı aşık ettirilecek kişinin ismindeki harf sayısı, kişinin yaşı ve annesinin adındaki harf sayısına göre belirlenir. Aynı işlem hem erkek hem de kadın için yapılmaktadır. Burada kadının ya da erkeğin yaşından tam olarak emin olunamadığında nohutların içine birkaç adet kırık nohut parçası atılmaktadır.

Eski el yazması kitapların birinde nohut büyüsü ile alakalı örnek bir uygulama verilirken 41 adet nohut kullanıldığı ifade edilmiştir. Sonraki dönemlerde herkes için 41 adet nohut seçilerek büyü yapılmaya çalışılmıştır ki bu kesinlikle yanlıştır. Yani bu sayıdaki nohut seçimi sadece kitapta örnek olarak verilen kadının ismi için (Hacer kızı Esma, 21 yaşında) için geçerlidir ve hesaplama büyü yaptırılan herkese göre yeniden yapılmalıdır.

Nohut büyüsünde çok ilginç nümerik düzen

Nümerik düzen yani gizli sayı sistemleri ile büyü yapma nohut büyüsünün temelini oluşturur. Yani kaç nohut seçileceği ve nohutların nasıl taksim edileceği gibi hususlar önceden matematiksel olarak belirlenmiştir. Bu sayısal değer vermeye "nümerik sistem" adı verilir. Nümerik sistem, numaralandırma esasları ile büyü yapmak ya da bilimsel deneyler gerçekleştirmek demektir.

İşin ilginç yanı ise tarihin ilk çağlarında birbirinden çok uzaktaki ülkelerde aynı sistemin kullanılmış olmasıdır. Yani Amerika kıtasındaki Peru'da kullanılan hesaplama düzeni, Orta Asya'daki şaman sayı sistemi ile Araplardaki ebced hesaplaması aşağı yukarı aynı biçimde yapılmaktadır.

Halbuki bu merkezlerde yaşayan insanların o çağlarda birbirlerinden haberleri dahi yoktur. Bu da bize bu sistemin çok derin ve gizli anlamlarının olduğunu kanıtlamaktadır.

Nohut büyüsünün nezaret aşaması

Birbirine aşık ettirilecek kadın ve erkeği temsil eden belli sayıda nohut alınarak iki ayrı kaba konulmaktadır. Kaplar birbirine 6 karış uzaklıkta olmalıdır. İki kabın tam ortasında ise sabun, kireç taşı veya sürme ile çember çizilmektedir. Bu uygulamada kalemle de çember çizilebilir fakat medyumların çoğu Kalem suresinin büyü bozma özelliğinden dolayı bundan kaçınmaktadır.

3 gece boyunca her gece kaplar birbirine birer karış yaklaştırılır. 3. gece aradaki 6 karışıklık mesafe kapanır ve nohut hapları aradaki çemberde buluşur. Her iki kaptaki nohutlar çemberin içine dökülür. Bu uygulamaya nezaret aşaması adı verilir.

Nohut büyüsünde cüda etme aşaması

Aynı çember içine alınmış nohutların 6 farklı kümeye ayrılmasına cüda etme aşaması denir. Bu 6 kümenin her biri kadın ile erkeğin isimleri, yaşları ve annelerinin ismini karşılamaktadır.

Bu altı küme nohudun her biri ayrı ayrı beyaz bezlere sarılarak bağlanır. Ardından tüm nohutlar yine beyaz büyükçe bir kumaşa ile sarılarak bohça haline getirilir. Azerbaycan’da eski dönemde bu bohçaya “gönül bohçası” adı verilmekteydi. Yine bu bölgede aşkın evlilikle sonuçlanması için bohçanın içine tuz konulmaktaydı.

Nohut büyüsünün bundan sonraki aşaması ise bir araya getirilen bu nohutların gür bir ateşte yakılmasıdır.3. gecenin sonunda yakılma işlemi de bittikten sonra artık büyü tamamen tutmuştur. Fakat büyünün asıl tesirini göstermesi 11. günden sonra olacaktır.

Bu aşamadan sonra kalbinde en ufak bir sevme emaresi bile bulunmayan kişi bile deli divane aşık olmuştur. Kişi akıl ve mantık ölçülerini bir tarafa bırakır, bütün benliği ile aşık ettirildiği kişiye yönelir.

Papaz Büyüsü hakkında

$
0
0
PAPAZ BÜYÜSÜ

Papaz büyüsü, genel olarak sevenleri ayırma, kişilerin sağlıklarını bozma ve insanları maddi olarak iflasa sürükleme gibi kötü amaçlarla yapılan bir kara büyüdür. Papaz büyüsü akla gelebilecek her türlü konuda ve her türlü taktikle zarar verebilir. Ancak tarih boyunca daha çok "soğutma büyüsü" biçiminde icra edilmiştir.

Papaz büyüsü ilk kez Süryani rahipler tarafından yapıldığı için bu adı almıştır. Ancak sonraki çağlarda din adamlarından ziyade medyumlar tarafından uygulanmıştır. Ancak yine de bu büyünün ismi "papaz büyüsü" olarak kalmıştır. Kötü amaçlarla yapıldığı için “kara büyü” kategorisinde değerlendirilir.

Papaz büyüsü kaç farklı yolla yapılır?

Papaz büyüsünün üç farklı yapılış yolu vardır. Her üç metot da tarihi çok eskilere dayanan kadim büyü yapma tarzlarıdır. Ülkelere ve zamana göre kısmi değişiklikler gösterse de papaz büyüsünün bu üç yapılış yolu belli standartlara bağlanmıştır ve her birinin kendisine has ritüelleri vardır.

Papaz büyüsünün bu üç farklı versiyonu hakkında şunlar söylenebilir:

İplere düğüm atılarak yapılan papaz büyüsü

Hz. Muhammed'e de yapılan papaz büyüsü olduğu için İslam dünyasında hakkında en fazla bilgi bulunan büyüdür. Bilindiği üzere bir Yahudi kadın, iplere düğümler atmış ve ardından bu düğümlü ipleri bir tarağın dişlilerine geçirmiştir. Daha sonra da tarağı bir kuyuya atmıştır. Büyü nedeniyle Hz. Muhammed etkilenmiş ve ciddi mana da sıkıntılar çekmiştir.

Sahabeler kuyuya atılmış bu tarağı bulmuşlar ve düğümlenmiş ipleri çözmüşlerdir. Bu sayede Hz. Peygamber büyünün tesirinden kurtulmuştur. Bu olay üzerine Felak suresi indirilmiştir. Felak suresinde iplere düğüm atarak büyü yapanların şerrinden Allah'a sığınılması gerektiği ifade edilmektedir.

Düğüm atma yoluyla yapılan papaz büyüsünde siyah renkli iplere kendisine büyü yapılacak kişinin adındaki harf sayısı kadar düğüm atılmaktadır. Ayrıca kişinin annesinin adı hesaba katılarak düğümlerin mesafesi ayarlanmaktadır. Düğüm atma sırasında tılsımlı sözcükler okunmaktadır. Düğüm atılmış ip ya suya atılır ya da toprağa gömülür.

Büyünün bu versiyonunda genellikle kişiyi güçsüz bırakıp hasta etme amacı taşınırken bazen erkekliği bağlama maksadı da güdülmektedir. Kendisine büyü yapılan kişinin bütün cinsel gücü geçici süreliğine dondurulmakta ve şahıs hiçbir cinsel arzu hissetmemektedir.

Kutsal kitaplardaki sözlerin tersten okunması ile yapılan papaz büyüsü

Bu papaz büyüsünde kişinin psikolojisi tahrip ettirilir ve kişiye kendi eliyle kendisine zarar vermesi sağlanır. Bazen kişi dikkatsizliğe sevk edilerek ona kaza yaptırılır bazen de kişiye suç işletilerek sıkıntı çekmesine neden olunur.

Tersten okunduğunda papaz büyüsü hükmünde tesirler yaratan kutsal metinler şunlardır:
Zend-Avesta kitabının “Gatha” bölümü
Tevrat'ın “Yaratılış” ve “Mısır'dan Çıkış” bölümleri
İncil'in “Ferîsiler” bölümü

Bazı kaynaklarda Kuran'ın kimi surelerinin de tersten okunması suretiyle büyü yapıldığına dair bilgiler vardır. Ancak bu doğru değildir. Zira Kuran-ı Kerim, son kutsal kitap olması bakımından Allah'ın koruması altındadır ve bu tarz uygulamalar için kullanılamaz.

Kutsal metinlerin "tersten okunması" denirken kastedilen şey kelimelerin seslerinin tersinden söylenişi değildir. Burada ifade edilen husus cümlelerin anlamlarının ve bildirdikleri mesajların tersyüz edilerek tekrar okunmasıdır.

Belli bir büyü malzemesine dayanan papaz büyüsü

Bu papaz büyüsünde herhangi bir büyü malzemesi alınarak ritüeller icra edilir. Büyü malzemesi olarak şey çok farklı varlıklar seçilebilir. Kemik parçası, bez bebek, domuz yağı, karabiber, akasya ağacının kabuğu, kırık cam şişe gibi akla gelebilecek pek çok malzeme büyü eşyası olarak kullanılabilir.

Papaz büyüsünde alınan büyü malzemesi genellikle üç aşamalı bir uygulamadan geçirilir. Bu aşamalar; niyet aşaması, nadas aşaması(demleme aşaması) ve büyünün tutma aşamalarıdır.

Büyü malzemesi kullanılarak icra edilen papaz büyüsünde fazla kalan büyü malzemeleri asla çöpe atılmaz. Fazla malzemeler ya yakılır ya da toprağa gömülür.

Papaz büyüsünün yön değiştirmesi ne demektir?

Papaz büyüsü çok zor bozulan büyülerden biridir. Bazı durumlarda büyüyü bozmaya çalışan medyum büyü bozma kaidelerini tam olarak bilmediği için büyünün yön değiştirmesine neden olabilir. Bu durumda büyü, ilk tesir ettiği kişiden uzaklaşarak aile içinden bir kişiye geçer. Bu hale gelen büyülerin zarar verme gücü artmıştır. Büyünün yön değiştirmesi hadisesi büyü üstatlarının en fazla çekindikleri meselelerden biridir.

Papaz büyüsü en güvenilir biçimde nasıl bozulur?

Papaz büyüsünün en güvenilir biçimde bozdurulma yolu belli Kuran surelerinin okunması ile büyüyü hükümsüz kılma çabasıdır.

Büyü bozma duası olarak okunan sureler Felak, Nas, Abese, Tarık ve Rahman sureleridir. Bu surelerden bir ya da birkaçının okunması ile inşallah büyünün tüm tesirleri ortadan kaldırılabilecektir.

yamankadir

$
0
0
Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] HavasOkulu.Com forum sitemize hos geldiniz!

Sitemizde kendinizin ve başka birinin kişisel bilgilerini paylaşmak yasaktır.
.
Bu gibi bir durum söz konusu olursa uyarıyı buradan yaptığımız için tekrar uyarılma gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

Sitemizde herhangi bir havas uygulaması yapılmamaktadır. Sitede yayınlanan konular bilgi amaçlıdır. Sitemizde Cep Telefonu, Mail adresi ve diğer kişisel paylaşım platformları adreslerini paylaşmak yasaktır. Tespiti halinde siteden uzaklaştırılır. Bunun dışında site üyelerinin kendi aralarında yaptığı özel mesajlaşma sistemi üzerinden tüm bilgi ve alış-verişinden sitemiz sorumlu değildir.

Buradan Kurallarımızı gözden geçirebilirsiniz.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Saygılarımızla..

Lütfen Facebook, instagram ve Twitter adresimizden Bizi takip Edin.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Viewing all 48429 articles
Browse latest View live


<script src="https://jsc.adskeeper.com/r/s/rssing.com.1596347.js" async> </script>